Tayfun Tatar

Tayfun Tatar

Taksim’e Gitmeyi Soysuzlaştıralım

Evimde geçirdiğim vaktin haddinden fazla uzun geldiği, havanınsa uzun bir pazar yürüyüşü için oldukça uygun olduğu bir gün kafamda kişisel olan yahut olmayan pek çok gündemle Maçka, Kabataş, Tophane, Galata, Taksim, Harbiye gibi uzun bir hattı kapsayan bir rotayı seçtim. Böylesine uzun yürüyüşleri kafamı boşaltıp zihnimi açmak için sıklıkla kullanan biri olarak bu yürüyüş “bana iyi gelecek, yaralarımı saracak”tı. Yol…

Bir Sandığı Yüklüğe Kaldırmak Ne Kadar Zor?

“Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.” Tanpınar’ın bu sözü ne zaman aklıma düşse ilk anda yaşattığı o burukluğun ötesinde bir öfkeyle dolarım. Birinci dünya ülkelerinin vatandaşı yaşıtlarımda gözlemlediğim hayatı deneyimleme süreciyle bir Orta Doğulununki arasındaki uçurum beni her seferinde -ne kadar sağlıklı olduğuna karar veremediğim- doludizgin, hedefi flu bir kine sürükler. İsviçre’de yüksek lisans yaptığım sırada…

Ardımızda Ayı Bağırırken arete’de Yer Verilecek Konular

arete adıyla başlamam sizi yanıltmasın, bu yazı bir rehber ya da bir manifesto niteliğinde olmayacak. Daha önce 10 kez arete köşemde vitrine çıkardığım düşüncelerimde olduğu gibi Eren Erdem’i, Türk edebiyatı savunucularını ya da bir başka bileşeni de hedef almayacağım. Bu yazı size biraz arete’yi içeriden anlatacak. arete’de yayım takvimi aylık hazırlanır. Her yeni ay yaklaşırken bu işe 1-2 saat ayırır,…

Türkiye Kadar Bir Tartışma: Türk Edebiyatı Türkçe Edebiyata Karşı

“Türk edebiyatı mı, Türkçe edebiyat mı?” tartışmasını “Ben bu konunun uzmanı mıyım, bu konuda da fikrim bana kalsın.” diyerek uzunca bir süre fikir ifade etmeye ihtiyaç duymadan uzaktan takip etmiştim. Zaten 30 yıldan fazla bir ömre sahip, üzerine söylenebilecek hemen hemen her şeyin zaten söylendiği bu tartışma benim fikrimle bitecek ya da yeni bir boyut kazanacak da değildi. Ancak yakın…

Edebiyat 101: Her Düğünde Damat, Her Cenazede Ölü

“Küçük burjuvaların temel niteliği kendisinin bir tek, eşsiz olduğuna inanmasıdır. O nedenledir ki hiçbir törenden eksik olmaz. Bütün düğünlerde damat bütün gömmelerde ölü olan odur.”[1] Aralık 2022 yılında arete’de yayımlanan “Travmalarınızın En Estetik Hali: Sanatta Şiddet Pornografisi” yazımda acıdan ve travmalardan sanat devşirmeye ve bu yoldan hayatını kazanmaya çalışan sanat pazarlayıcılarını eleştirmiştim. Ancak bu güruhun cüret edebileceklerinin ne denli sınırsız…

Polonezköy Wita Was: Ölülerden Neden Korkarız?

“Arınç, İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunan Polonezköy’ün yeşiliyle, festivalleriyle 600 yıllık dostluğun sembolü olarak ‘Polonezköy wita was (Polonezköy’e hoş geldiniz)’ tabelasıyla konuklarını karşıladığını söyledi.” İstanbul’da 2. senemi doldurmaya yaklaşırken hala bu şehri adım adım tanımaya, tanıdıkça tekrar tekrar şaşırmaya devam ediyorum. “Burası neymiş ya, burayı da görelim!” diyerek gitmeye karar verdiğim, kafamda İstanbul küçük burjuvasının hafta sonu sayfiye mekanı olarak kullandığı…