Türkiye; 2010’ların başından beri adım adım örülen; 2016’da OHAL, 2017’de referandum ve 2018’de tek adam rejiminin tescillenmesi ile güçlenen bir baskı rejimi yaşıyor. Bu hepimizin malumu ki bunun en büyük göstergesi artık gelinen noktada her gün bir konser yasağı ile karşılaştığımız halde hiç şaşırmayıp cılız tepkilerle günü tamamlıyor olmamız. Halihazırdaki siyasi iklim bizden demokrasiye ve demokratik tepkilerimize olan inancımızı ve bu yöndeki çabamızı da alıyor. Bunda, insanların artık her geçen gün yaklaşan seçime karşı duydukları ümidin de etkisi var.
Son aylarda konser yasakları, yoğun sirkülasyonla ruh halimizin ve akıl sağlığımızın canına okuyan Türkiye gündeminin istikrarlı döngülerinden biri haline geldi. Ancak, ilkeli ve özgürlükçü insanların büyük bir çoğunluğu bu haberler karşısında bir şaşkınlığa düşmese de tepkilerini her seferinde dile getirmeye devam etti çünkü buna alışmamak ve her seferinde mümkün olan en doğru tepkiyi göstermek, artık yalnızca AKP-MHP iktidarına karşı değil, muhalefetin bu alışkanlığa dayalı normalleştirme eğilimine karşı da bir reaksiyon. Zaten bu reaksiyon da olmasa Devekuşu Kabare’nin Yasaklar oyunundaki Minik Kelebek skecindeki dönüşümü gibi, kısık ateşle pişerek yaşamaya devam edeceğiz. Bu yüzden müzik yasaklarına karşı çıkmak, her şeyden önce ilkesel bir gereklilik. Ben de bu gerekliliği yerine getiriyorum. Ancak, meseleyi güncel bir olay özelinde çok yönlü bir biçimde ele almakta yarar var. Ben de şimdi konuyu bu şekilde irdelemeye çalışacağım.
Dün akşam saatlerinde gelen bir haberde, ülkemizin gelenekleşmiş müzik festivallerinden biri olan Zeytinli Rock Festivali’nin, Burhaniye Kaymakamlığı tarafından yasaklandığı haberi geldi. Kaymakamlığın bu kararındaki akıl ermez gerekçe ise “kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru, çevrenin korunması” olarak duyuruldu.1 Burada zaten akıl, mantık ve tutarlılık aramak; akla, mantığa ve tutarlılığa aykırı bir hareket olur ama az önce bahsettiğimiz ilkesel gereklilik, ne kadar absürt olgularla karşılaşırsak karşılaşalım bize ciddiyetle tepki gösterme sorumluluğunu doğuruyor. Bu açıdan müziği, müzisyeni ve müzikseveri korumak memleketteki yaşam tarzı özgürlüğünün ötesinde insanların bir arada aynı duyguları paylaşabilme özgürlüğünün de teminatı için mücadele etmektir. Zira müzik festivalleri, artık hayatın pek çok alanında farklı kimliklerden ya da kültürlerden gelseler de hatta bugün bile farklı yaşam tarzlarına sahip olsalar da insanları ortak noktada buluşturan bir bir niteliğe sahip. Bu, otoriter bir yönetim için, karşısında konumlandırdığı homojen bir kitlenin bir araya gelmesinden daha rahatsız edici bir durum. İnsanların kamusal veya özel alanlarda geniş kitleler halinde buluşmasının engellenmeye çalışılmasının her bir örneği, Zeytinli Rock Festivali’nin yasaklanması ile örtüşür. Bu yüzden Zeytinli’yi ya da müziğin özgürce yaşamasını savunmak; bir yaşam tarzını ya da yoğun olarak belirli kimliklerin sahiplendiği kültürel alışkanlıkları savunmaktan ziyade toplumun geniş bir katılım ile bir araya gelmesini savunmaktır. Meseleyi böyle ele almak, AKP’nin sekülerlere ya da “kızlı erkekli” biçimde içki içerek eğlenen ve müzik dinleyen gençlere karşı kurabileceği kutuplaştırıcı söylemlere karşı da bir panzehirdir.
Tabii ki konu, Zeytinli Rock Festivali ve dolaylı olarak Milyon Yapım ve Umut Kuzey özelinde olunca insanların tepkilerini de merakla izledim. Özellikle Hayko Cepkin’in, Ceylan Ertem’in ve Münir Tireli’nin Twitter paylaşımları kendi adıma çok benimsediğim söylemler içeriyordu. Ayrıca dayanamayıp kendim de hem sosyal medyadan hem de şu anda okuduğunuz satırlardan duygularımı anlatmak istedim. Dün akşam bir kez daha gördük ki sosyal medyada yasaklara karşı ciddi bir örgütlenme var. Sanatçılar, müzisyenler, dinleyiciler ve gazeteciler birbirinin sesine ses olup Zeytinli Rock Festivali ile “her şeye rağmen” dayanışmayı büyüttüler. Saydığım isimler ve benim gibi düşünen insanların ise ortak kaygısı, sapla samanı ayırarak bu festivalin patronu olan Umut Kuzey’e, insanların özgürce müzik dinleyebilmeleri için gösterdiğimiz dayanışma duygusundan herhangi bir pay vermemekti. Çünkü bu dayanışmayı ve gösterdiğimiz tepkiyi büyüttüğümüz sosyal medya da Zeytinli Rock Festivali gibi yasaklarla mücadele etmeye çalışan, nefes almakta zorlanan bir mecra. Ancak, ülkemizin “lokomotif” festivallerinin organizatörü olan Umut Kuzey, 2020 yılının yaz aylarında sosyal medyaya karşı getirilmesi gündemde olan düzenlemeleri savunurken “Klavye delikanlılarının sonu geliyor.” şeklinde sloganvari bir cümleyle söze giriyordu ve bu düzenlemelerin geç bile kaldığını savunarak cümlelerini sonlandırıyordu.2 Bunları yaparken, 2016’da OHAL ortamında iptal edilme riskiyle karşılaşan Zeytinli Rock Festivali’nin, sosyal medyadaki tepkilerle ve -herkesin hakkını teslim edelim- Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin çabası ile kurtarıldığını unutmuş gibiydi. Ayrıca 2019’da Zeytinli Rock Festivali üzerine yaşanan çeşitli tartışmalar sonucunda festivalin emekçilerinden birinin soL Haber’e yaptığı açıklamalar da3 insanların bu organizasyona karşı duygularını etkilemişti. Bu röportajı veren festival emekçisi, benim uzun yıllardır yakın bir arkadaşım ve burada okuduğunuz her şeyi kendisinden de dinledim. O güne kadar bu festivale karşı duygularım her geçen gün daha da olumsuz hale gelirken hem 2019 Ağustos’undaki tartışmalar hem de Umut Kuzey’in sosyal medya yasakları üzerine duyduğu büyük heyecan, bir müziksever olarak ülkedeki en büyük müzik festivallerinden bazıları ile arama derin bir mesafe koymaya başlamıştı. Bunları göz ardı etmek, deprem olduğunda “deprem vergileri nerede?” diye sormamaktan farksız geliyor bana. Hani, şimdi sırası mı diye soracak olursanız, bence tam sırası. Bu festivalin diğer emekçilerine, sanatçılarına, dinleyicilerine ve onların müzik yapma, dinleme haklarına duyduğum derin saygı ise sonsuz. Bu yasaklara karşı tepki göstermemizin temel motivasyonu olan ilkelerimiz, sadece özgürlüğe değil, onca insanın gösterdiği emeğe saygı bağlamında da ele alınabilir.
Biz yine, her koşulda müziği, emeği ve özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz ama umuyorum ki insanlar, unutmaması gereken gerçekleri hatırlamak için böyle musibetlerle karşılaşmasınlar. Bu konu özelinde en büyük dileğim budur. Müzik festivallerinde çalışan binlerce emekçiye, müzisyene ve her şeyin bu kadar zor olduğu memleketimizde nefes almak için müziğe ihtiyaç duyan bütün bünyelere ne devlet otoritesinden ne de festival patronlarından yana hayal kırıklığı yaşamayacakları günler diliyorum, umarım yakındır.
1 https://www.birgun.net/haber/zeytinli-rock-festivali-yasaklandi-398549