HPV: Human Papilloma Virüs…
Son bir yılda sıkça adını duyduğumuz, aşısının ücretsiz olması için mücadele verilen, dayanışmalar kurularak yurttaşların aşılandığı, birçok kurumu harekete geçiren, vekiller tarafından defalarca kanun teklifi verilecek hatta birçok siyasi partinin seçim vaadine dönüşecek kadar farkındalığın oluşturulduğu, başta rahim ağzı kanseri olmak üzere birçok kansere neden olan ve bir aşısının var olup 100’ün üzerinde ülkede ücretsiz aşı takvimindeyken ülkemizdeki gerici sağlık politikaları nedeniyle henüz devlet tarafından karşılanmadığı için aşısının 3 dozu ancak 3000 TL’ye satın alınabildiği bir halk sağlığı sorunu.
HPV, 200’ün üzerinde tipi olup, bunlardan 40 kadarı genital bölge hedefli olan bir virüs. Kanserle bağı bilinen en yüksek unsur. Dünyadaki tüm kanserlerin %5’ine, dünyadaki tüm kadın kanserlerinin %10’una kaynaklık ediyor. Bazı tipleri (Tip 6 ve Tip 11) genital siğillere neden oluyorken bazı tipleri de (sadece Tip 16 ve Tip 18 Rahim ağzı kanserinin %70’inden sorumlu) kansere ve öncülü rahatsızlıklara yol açmakta. Ağırlıklı oranda cinsel yolla bulaşan bu virüs aşısız toplumlarda maalesef çok yaygın. Kadınların %80’inin yaşamı boyunca en az bir HPV enfeksiyonu geçirdiği biliniyor. Erkeklerin durumu da daha iyi değil. Bir kadının ilk cinsel deneyiminde HPV enfeksiyonu geçirmesinin kümülatif riski %46, yani yaklaşık 2 kişiden biri. Kayıtlı rakamlara göre (ki aslında gerçek sayılar çok daha fazla) yılda yaklaşık 600 bin kadın HPV’ye bağlı kanser olmakta ve bunların 350 bin kadarı yaşamını yitirmekte. Erkekler ise bilinenin aksine sadece taşıyıcı değil; kadınlardaki kadar marjinal rakamlarda olmasa da yılda yaklaşık 40 bin erkek de HPV’ye bağlı kansere yakalanır durumda.1 Bunlar çok üzücü sayısal bilgiler. Ama bundan kurtulmanın bir yolu var: “Çocuk yaşta ulusal aşı takvimi kapsamında aşılanmak.”
Çünkü şu bilgilere de sahibiz: 10 yıl boyunca ulusal aşı takviminde aşılama yapılmış bir ülkenin gerçek yaşam verisine göre HPV enfeksiyonlarında ve genital siğillerde %90 azalma, yüksek dereceli kanser öncüsü lezyonda (CIN2-CIN3) yüzde %85 azalma sağlandığı görüldü. İnsanlık tarihinde 10 yıl çok kısa bir süre ve bu etki çok iyi bir oran.1
100’ün üzerinde ülkede HPV aşısı ulusal aşı takviminde ücretsiz olarak çocuk yaşta uygulanıyorken maalesef ülkemizde henüz böyle bir uygulama mevcut değil. Ülkemizin durumunu anlamak için şu bilgileri vermemiz yeterli sanırım: Türkmenistan’da 2016 yılından beri kız ve erkek çocukları ücretsiz aşılanıyor, 2023 yılında Afganistan’da da bu aşının ulusal takvime alınacağı daha önce kayıtlara geçmişti. Ancak Taliban’ın iktidara gelmesi ile bu aşıların aşı takvimi dışına alındığını ya da alınacağını tahmin ediyorum. Buna neden olan neyse ülkemizde de o nedenle bu aşılar yapılmıyor: Gericilik.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde HPV aşısı okula devam şartı. Mozambik, Zimbabve ve Haiti gibi ülkelerde ise pilot aşılama çalışmaları yürütülmekte.2 Ülkemizde ise bu aşıyı olanların oranının %0.9 olduğu uzmanlar tarafından belirtilmekte. Yani toplumumuzun %99.1’i yukarıda bahsettiğim sağlık sorunlarının gölgesi altında cinsellik yaşamak zorunda bırakılıyor. Aynı zamanda bu aşıların maliyet-etkin olduğu biliniyor. “Aşı Bursu Dayanışması” ses getirmeye başladığında gazetecilerin Meclis Sağlık Komisyonu Üyesi iktidar vekillerine aşı hakkındaki düşüncelerini sorduklarında “bir maliyet hesabına bakalım” diyerek konuyu geçiştirdiklerini biliyoruz. Oysa 2018 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından organize edilen 3. Aşı Çalıştayı’nın raporlarında3 HPV aşılarıyla ilgili bölümde aşıların maliyet-etkin olduğu belirtiliyor. Tahminlerimize göre Melih Gökçek’in yaptırdığı, şu an hurda yığını olan “dinozor park”ın maliyetine 26 milyon çocuk 2 doz aşı olabilirdi. Halktan alınan vergiler ranta mı gidecek yoksa halk sağlığına mı hizmet edecek; yapılan tercih bu ikisi arasında. Konunun maliyetten ziyade gericilikle alakalı olduğunu düşünme sebebimiz bu. Bu aşılar aşı takviminde yapıldığında birçok kanser ve öncülü rahatsızlıkların tedavi giderleri de ortadan kalkacağından devlet bütçesine de faydası olacağı biliniyor.4
Bir yılı aşkın süredir içinde yer aldığım, halk sağlığını önceleyen eczacılardan oluşan “Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri” inisiyatifi öncülüğünde yürütülen “Aşı Bursu Dayanışması” sayesinde ülkemizde daha önce ele alınmadığı şekilde gündeme gelen ve uzunca süredir gündemdeki yerini koruyan bir kolektif mücadele, bu konu hakkında yanlış bilinen birçok şeyi yerle bir ederken “Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği”nin gönüllü avukatlarıyla aşıladığımız kişiler adına açtığımız ve kazanmaya başladığımız davalarla da sağlık hakkına toplumcu bir bakış açısı sunulmuş oldu.5
Bu aşılar ilk olarak 2006 yılında ülkemiz gündemine girdi. Dönemin Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi Başkanı, “Türkiye’deki rahim ağzı kanserlerinin hangi sıklıkta ve HPV’nin hangi tipinde olduğunu ortaya çıkaracak bir çalışma yürüteceklerini” dile getirdi.6 Bundan bir yıl kadar sonra ise kanserle bağı bilinen en yüksek etkenin ruhsat verdikleri önleyici aşısına karşı aynı kişi şu ifadeyi kullanabildi: “Bu benim kişisel tercihimdir, yine söylüyorum ben çocuklarıma yaptırmam. 18 yaşına gelince onlar bu konudaki kararlarını kendileri verir.”7 Maalesef kanser önleyici bu aşılar politikleştirildi. Hem de bizi kanserden koruması gereken devlet kurumunun yetkilileri aracılığıyla.
Özellikle kadın üzerinde kurulan toplumsal basınçla ele alındı HPV konusu. Bu aşının karşıtları her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de dini örgütlenmeler ile aşının faydası sonucu kendi pazarı daralacak olan ilaç tekellerinin beslemesi trollerden oluşuyor. HPV, insanın en temel haklarından olan yaşam hakkı ve sağlık hakkına kastedilen bir anlayışla bilim dışı yorumlarla çok eşlilik üzerinden konuşuldu. Yukarıda da belirttiğim gibi bilimsel veriler bize ilk cinsel deneyimde bile kadınların HPV enfeksiyonu edinmesinin kümülatif riskinin %46 olduğunu söylüyor. Partner değişikliği HPV edinme riskini belli oranda arttırıyor olsa da burasının kadınlar üzerinden ele alınmasını bilinçli bir tercih olarak görüyorum. Çocuk yaşta cinsel yaşam aktif değilken bir aşı ile önlenebilecek bir sağlık sorununu kimsenin üzerinde söz sahibi olamayacağı bireyin tercihleri üzerinden ele almanın, hedef saptırmak ve yetkililerin sorumluluklarından kaçması adına bilinçli pompalanan bir unsur olduğu kanaatindeyim. Dünyada milyarlarca insanın haz alarak eylediği, bireyin en insani duygularını içinde barındıran cinselliğin bu korku ikliminden özgürleştirilmesi gerektiğini düşünen biri olarak konunun buradan tartışılamayacağını, meselenin sağlık hakkı temelinden ele alınması gerektiği defaten vurguladık. Biz bu yüzden “katil aşk değil bizi 9 yaşında aşılamayanlar”8 vurgusunu sürekli dillendirdik.
HPV pozitif kişilerde yapılan araştırmalara göre yukarıda bahsettiğim toplumsal basınç nedeniyle depresyon, anksiyete, kendine karşı saygı kaybı, sosyal izolasyon , cinsellikten soğuma, kanser korkusu gibi ruh sağlığını etkileyen önemli değişimler gözlendiği biliniyor.1 Bir yıl içinde binlerce HPV pozitif bireyle görüşmüş biri olarak daha önce araştırmalarda okuduğum unsurları bu HPV pozitif bireylerde ben de sıkça gözlemlemiş oldum. Ne kadar ilerici görüşlere sahip olursa olsunlar yine de bu dehlizde kendini, partnerini ya da yaşanan cinselliği suçlu bulma eğilimine itilen bu kişilere bu yaşadıkları süreci sadece kendilerinin yaşamadıklarını, 10 kişiden 8’inin hayatının bir döneminde bununla muhatap olduğunu, öfkesini akıtması gereken yerin bu sağlık hakkını sunmayanlar olduğunu söyleyerek bu ruh halinden çıkmalarını sağlamaya çalıştık. Daha önce yanlış yere akan öfke şimdi bir mücadeleye dönüştü.
Biz Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri olarak halk sağlığını korumak, kansere karşı savaşmak, başta kadınlar olmak üzere insanlarımızın üzücü rahatsızlıklar ve bunlara bağlı ruhsal sıkıntılar yaşamasını engellemek, doğuştan kazanılmış yaşam hakkı ve sağlık hakkını savunmak için HPV aşısının ücretsiz olmasını ve ulusal aşı takvimine alınmasını savunuyoruz.
Bu konunun aynı zamanda sınıfsal bir problem olduğunu söylüyoruz. HPV aşısına mali gücü yeten azınlık ulaşabiliyorken asgari ücretle geçinen emekçiler, 850 lira KYK kredisi ile geçinemeyen, barınamayan öğrenci kardeşlerimiz konu hakkında farkındalık kazansa da aşıya ulaşamıyor. Sağlık hakkına erişimdeki bu eşitsizlik acilen ortadan kaldırılmalı. Toplumumuzun muazzam bir çoğunluğu açlık sınırının altında bir ücretle çalışıyor veya işsizliğe mahkûm edilmiş durumda, dolayısıyla 3 dozu 3000 lira olan bu aşılara ulaşımın önünde sınıfsal bir engel var. Biz bu talebi en çok da onlar için dillendirdik ve mücadelesini veriyoruz.
- https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/kanser-db/yayinlar/sunular/ulusal_kanser_haftasi_2018/HPV_Asilari-Murat_Gultekin_2018.pdf
- https://twitter.com/kcemeren/status/1451207619176288259?s=20&t=tXuQh5KGB1IIekJ-mQYqMw
- https://www.solunum.org.tr/TusadData/userfiles/file/3_UlusalAsiCalistayiRaporu.pdf (sf.47)
- https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/rahim-agzi-kanseri-asisini-sgk-odeyecek-16435
- https://haber.sol.org.tr/haber/hpv-asisinda-emsal-karar-bu-dava-saglik-hakkinin-ucretsiz-olmasiyla-ilgili-329074
- https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/rahim-agzi-kanseri-asisi-yolda-4230782
- http://arsiv.sabah.com.tr/2007/04/02///gun116.html
- https://www.youtube.com/watch?v=GVmjGmsmzvE