Gizem Magemizoğlu

Gizem Magemizoğlu

Yok Olmamaya Direnen Kent: Antakya

Dünya’ya Düşen Adam’ı daha geçen hafta bitirdim. Bilimkurgu klâsikleri arasında yer alan bu romana dair düşüncelerimi belki bir başka yazıda değerli okuyucularımızla paylaşabilirim. Ancak romanda geçen bir diyalog ile yazıya başlamak istiyorum: “…. Bryce: Kendi yıkım şeklini seçme hakkı yok mu insanlığın? Newton: İnsanlığın böyle bir hakkı olduğuna gerçekten inanıyor musunuz? Bryce: Evet. Hayır. Bilemiyorum.  İnsanın yazgısı diye bir şey…

Hayal mi Gerçek mi? Rossum’un Uluslararası Robotları

Sürücüsüz otomobillerin test sürüşlerinin gerçekleştirilmesi, üretimin %90’ının robotlarla yapıldığı test fabrikalarının kurulması, sürülerin güdülmesinde çoban köpeği yerine robotik köpek kullanılması, bazı ameliyatlara operatör doktorlar yerine robotların girmesi gibi teknolojik deneyler ve çalışmalar kapitalizm altında tam otomasyonun gerçekleşebileceği yanılsamasını güçlendiriyor.[1] Elbette söz konusu durumun bir yanılsama olup olmadığını hep beraber yaşayarak göreceğimizi düşünüyorum. Aslında benzer bir gelecek tahayyülü günümüzden neredeyse 100…

Biz Zaten Yokmuşuz

Sıradan bir Antakyalı kendi mahallesinden veya kentinden bahsederken kalbinin en derin köşesine kadar hissettiği bir aidiyet duygusu vardır. Bu aidiyet duygusunu çevremdeki diğer insanlara anlatabilmek benim için oldukça güç. Antakya’daki bir arada yaşama kültürünün nasıl şekillendiğini ifade edebilmek ise mümkün değil. Özellikle Antakya’nın eski mahallelerinin mukimleri için farklı dinlerden, mezheplerden veya kimliklerden komşulara, arkadaşlara ve dostlara sahip olmak doğumla beraber…

Hayat Sona Erdi.

Bu cümleyi Tatyana Tolstaya’nın “Böcü” isimli bir romanında okumuştum.[1] 6 Şubat sabahından beri hissettiğim, ama son günlerde çok daha net biçimde idrak ettiğim bir gerçeği dile getiriyordu roman karakteri. Roman karakterinin dünyasıyla benim yaşadığım gerçekliği birbirinden ayıran çok önemli bir duvar var aslında. Roman karakteri, kıyametin bir kere değil iki kere koptuğu bir dünyada yaşıyordu. Ben ise kıyametin her gün…

Hepimiz Aynı Gemideyiz Ama Gemi Su Alıyor

Gönül isterdi ki yeni yılın ilk yazısında bu topraklarda yaşamanın güzelliklerinden bahsedebilseydim. Uzun zamandır aslında yaşadığımız coğrafyanın ne kadar güzel bir iklime, bereketli topraklara, muhteşem bir bitki örtüsüne, türlü türlü sevimli canlıya vs. ev sahipliği yaptığını unutmuş vaziyetteyiz. En son ne zaman saf bir neşeyle hareket edebildiniz? En son kaç sene evvel dolmuşa binerken acaba üzerimdeki nakit ile tüm günü…

İdeal Toplum Tahayyülüyle Yaşamak

Son zamanlarda zihnimi fazlasıyla meşgul eden bazı sorular var. Bu sorunların önemli bir kısmı ise ideal toplum arayışının sebeplerine yoğunlaşmış vaziyette. İdeal toplum arayışı ya da tahayyülü neredeyse yazılı tarihimizle eşdeğerdir denilebilir. Belki de insanın kendi hikâyesini yazmaya başladığı ilk dönemlerde ideal bir toplum arayışı daha kabul edilebilir bir eğilimdi. Günümüzden binlerce yıl geriye gidecek olursak ideal toplum tahayyülünü daha…