Selin Akbaş

Selin Akbaş

Milanku’nun Ardından

Uzun bir süre bu yazıya nasıl bir girizgâh yapacağımı düşündüm. Ama hangi cümlenin daha uygun olacağını, hangi alıntının daha anlamlı olacağını bulamadım. Sonunda sade bir cümle geldi aklıma: Milan Kundera öldü. Ölümüyle beraber pek çok kişi onun için “Son “varoluşçu” yazardı,” dedi. Demek ki onlar için en önemli özelliği varoluşçu olmasıydı. Üstüne biraz yazıldı, çizildi. Ama nihayetinde beklenen bir şeydi…

On Yıllık Muhalifliğin Panoraması

Geriye dönüp baktığımda on yedi yaşında genç bir kız görüyorum. Gezi’den ilham alıyor. Kendisi adına, ülkesi adına çok şey yapmak istiyor. Tek motivasyon kaynağı da bu. Yoksa o saçma sapan test kitaplarındaki o saçma sapan soruları çözmek için, o gereksiz bilgileri hafızasında tutmak için neden bu kadar çaba harcasın ki? Sonunda istediği oluyor. Ülkenin en iyi üniversitelerinden birine adımını atıyor.…

Bir Muhalifin Seçim Öncesi Duyguları

Herkesin aklında aynı soru: Bu sefer olacak mı? Gerginlikle birlikte içten içe bir ümit. Sorularla dolu bir bekleyiş. Kazanmaya yönelik şiddetli bir arzu, istek duyarken bunu dillendirmekten korkmak. Muhalefetin başarısını şöyle, böyle kutlayacağım diyen arkadaşlara şakayla karışık yapılan o uyarı. Fazla ümitlenmemek ve beklentiye girmemek için kendimizle verdiğimiz kavga. En son yayınlanan anketlere bakmaktan imtina etmek. Erdoğan’ın yüksek çıktığı anketlere…

Suçluyorum!

Émile Zola, 13 Ocak 1898’de L’Aurore gazetesinde Fransa Cumhurbaşkanı Félix Faure’e hitaben  yazdığı meşhur “J’Accuse…! Lettre au Président de la République”[1] başlıklı yazısında haksız yere suçlanarak Şeytan Adası’na sürgüne gönderilen Yahudi bir yüzbaşı olan Alfred Dreyfus’den hareketle Fransa’nın başta yargı olmak üzere yozlaşmış kurumlarını hedef alır. Böylece, çağının ve yaşadığı ülkenin sorunlarına değinen bir aydın olarak karşımıza çıkar. Bugün, ben…

Şarkiyatçılığın Kitabını Yazan Şarklıdan Bihaber Avrupalı

Merhaba dostlar, iyi seneler! Bir aylık aranın ardından bu yazımda da Avrupa’da gözlemlediklerim ve beni şaşırtan anılarla karşınızdayım. Biraz sonra okuyacaklarınızı içinizden bilen, duyan, fark eden olacaktır. Bu yüzden ben, “Yediğin içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat,” diyen okura ve hayata garplının baktığı yerden bakana ulaşmaya çalışıyorum. Lafı daha fazla uzatmadan sizi Alsas’ın en güzel şehri Strazburg’a götürmek istiyorum. Strazburg…

Dünyada Kaç Rusya Var?

Her şey tek bir soruyla başladı: Senin ötekin kim? Daha önce pek kafa yormadığım bu soru, yüksek lisansımın ilk dönemini geçirdiğim Orta Avrupa’nın küçük ama mağrur ülkesi Çekya’da kaç defa karşıma çıktı bilmiyorum. Öteki kavramı, pek çok derste üzerine konuştuğumuz bir mesele oluverdi birdenbire. O güne kadar Çeklerin ötekilerinden bahsetmiştik. Hafızalarındaki en taze öteki olan Rusya’dan. Henüz Ukrayna işgal edilmemişti…