Gamze Büyüktelli

Gamze Büyüktelli

Bugünlerden Geriye Ortak Acımız, Dayanışmamız ve Hafızamız Kalır

Gündemimiz her gün değişiyor. Bir haberden diğerine soluksuz koşuyoruz. Zamanın bu öğütücü hızı, önümüze düşen imgeleri ve haberleri birbirinin benzeri anlamlara dönüştürüyor. Birkaçına daha fazla ah vah ediyoruz. Bazıları için ağlıyoruz. Çok ağlıyoruz. Doksan dokuz yılında, Gebze’de ağlayan insan imgeleri var gözümün önünde, o zamanki evimizin karşı bahçesinde. Çok geçmiyor, sokakta ağlayan insanları Van’da görüyorum. Bir farkla, Van’daki insanlar sokaktalar…

Sahiden, Bir Mültecinin Evi Neresi?

-Sevgili okuyucu, bu yazı yerinden yurdundan edilerek isimsiz kitleler haline dönüştürülmüş mültecilere ithafen yazılmıştır. Yeni başladığım beyaz yakalılıktan yorgun düşmüşüm, bir an önce metro gelsin diye tüm sıkılganlığımla bekliyorum. Tam karşımda büyük puntolarla yazılmış yazıya kayıyor gözüm yine: “Brüksel: Avrupa’nın merkezi”. Ben olsam şöyle yazardım diye düşünüyorum: “Brüksel: Yerinden yurdundan edilmişlerin merkezi!’’ Ne kadar odağımı değiştirmeye çalışsam da kaçamıyorum göçmenlik…

Antalya’nın Altın Portakalı: Bir Festivalden Ötesi

-Sevgili okuyucu, bu yazı tahakküm karşısında her daim ses çıkarma cesaretini gösterebilmiş sinema emekçilerine ithafen yazılmıştır. Uzun uzun gökyüzüne baktığım, bol bol ofladığım ve çaresizlik hissiyle yatağa kıvrılıp uyumaya çalıştığım bir gece… Telefonumun bildirim sesleri ile uyuma cabam bölünüp duruyor. Sonunda dayanamayıp bakıyorum telefonuma, bütün sıkılganlığımla… Bir arkadaşım bazı videolar yollamış, bir diğeri de “ ödül konuşmalarını dinledin mi?” diye…

Mahsa Amini: Kara Saçlarımız ve Görünmezlik Zırhına Direnen Bedenlerimiz

-sevgili okuyucu, bu yazı Mahsa Amini’nin kara saçlarına ithafen yazılmıştır. Eylül ayının son günlerine denk düşen, hafif esintili “tehdit” dolu bir akşam… Ablamın, iki çocuğuna güzel bir hayat sunmak için didinip durduğu akşamlardan biri. Sesindeki yorgunluğa kıyamayıp yardıma gidiyorum. Annemlerin evinden ablamın evine ışıklı yolları geçerek yaklaşık yarım saatte ulaşıyorum. Ablam koşturuyor, küçük olan uyumamakta ısrarcı ve büyük olan da…

Bir Ankaralı Günde Ortalama Kaç Derenin Üstünden Geçer?

-Sevgili okuyucu, bu yazı Ankara’nın hapsedilmiş derelerine ithafen kaleme alınmıştır. Üniversiteyi Ankara’da okumayacaktım, kararlıydım. Ne vardı ki Ankara’da? Ankara, gri bir bozkır kasabasından öte bir yer miydi? Suyu olmayan bir şehirde yaşayamazdım. Canım sıkılınca, daralınca kendimi atacağım bir su kenarı olmazsa ne yapardım? Haklıydım. Ankara’da deniz yoktu. Denizi geçtim şehrin içinden geçip giden bir akarsu bile yoktu. Anlaşılamazdı bu durum…

İran Sinemasının Ardı: Sistematikleşmiş Cinsel Şiddetin Yarattığı Hayal Kırıklığıyla Ne Yapacağız?

Sevgili okur, bu yazı bazı hayal kırıklıkları üzerine kaleme alınmıştır. Dünyayı en iyi filmlerden anlayabileceğimize inanmış biri olarak, İran sineması çok farklı bir yer edinmiştir bende. Zamanla sadece benim için böyle olmadığını, İran filmlerinin dünya sineması içinde çok önemli bir yeri olduğunu anladım. Söz konusu filmler özellikle bağımsız film festivallerinde sıklıkla adından söz ettirir. Peki, nedir İran sinemasını böylesine dikkate…