Sütyensiz Rahat Edemiyorum Lafındaki Rahat Edememe Hali

Yirmi beşinci yaş günümde, Beşiktaş semtinin güzel müzikler çalıp güzel pizzalar yapan bir mekanında, yirmi beşinci yaş günüm dolayısıyla söz hakkı alıyorum. Söyleyeceğim şeylerle yargılanmayacağım bir söz hakkı bu. Fırsat bu fırsat elimi beynime daldırıp bir sıkışma hissine çarpıyorum. Ya arkadaşlar! Ben bu sütyen takma işini artık yapamıyorum!

Bu yazıyı okuyacak hemen hemen her kadının zihninde belirecek bir anım var. Memelerim “tomurcuklanmış” ama sütyen giyebilecek kadar değil. Vücuduma tanımadığım bir şeyler oluyor, benim görevim de bu tanımadığım çıkıntıyı koruyup kollamak. Gerek söz gerek göz gerek bir akrabanın sözde sevecen eliyle yoklaması rahatsızlıkları ilk gençliğindeki çoğu kadın gibi beni de es geçmiyor. Bir yaz dönemini ellerimi göğsümün üzerine birleştirip kalkan yaparak geçirdikten sonra bir kış dönemini de evde otururken önüme yastık koyarak geçiriyorum. Annem tarafından ilk adıma layık görüldüğüm gün de koşarak bir yarım atlet, sütyen öncesi dönemde takılan basit bir meme toparlayıcısıdır, alıyorum.

Yirmi beşinci yaş günümde, demin bahsi geçen barda karşılık olarak bir erkek arkadaşımız merak edip masada bulunan kadınlara takmanızı gerektirecek zamanlar oluyor mu diye bir soru yöneltiyor.

Belki merdivenlerden inerken, spor yaparken lazım, bir de  ip atlarken herhalde? Bu cevapla ortaklaşa olarak rastgele bir günün gereksinimi olmaktan çıkarıyoruz sütyeni. Sabah asansöre binip binanın altındaki markete ekmek almaya giderken giyilen sütyenin sebebi bakkal amcamızın gözü, evin içinde gezerken taktığımız sütyenin sebebi ziyarete gelmiş iki yaş büyük kuzen.

Sütyensiz rahat edemiyorum lafındaki rahat edememe hali tacizdir o halde. Yok canım, alışkanlık bizimki.

Yeni dönem trendi, crop. İçine sütyen giyilerek kullanılacak bir kıyafet değil fakat genç kadınlar arasında inanılmaz yaygın. Instagram’da crop giyerken meme ucunuzu nasıl belli etmezsiniz videoları dolanıyor ama belli ki kadınlar meme ucu belli olmasa sütyen giymemeye hazır. Demir çubuklu, destekli, içine memenin iki katı süngerler eklenmiş sütyenlerden ani bir geçiş. Bu kadar çabuk adapte olunmasında pandemi döneminden kalan rahatlığın mı etkisi var yoksa kadınlar memelerinin dik ve dolgun durmasını artık o kadar önemsemiyor mu emin değilim. 

Pandemi döneminin başlıca özelliğinin eve kapanmak ve kendi kişisel alanında kalabilmek olduğunu düşününce sütyen takma sebebimizin memelerimizin sarkması da olmadığı çıkarımına varıyorum. Pandemi dönemi gösteriyor ki, Uzmanların, mutlaka takın sarkar yoksa! Takmayın ya hu asıl takmanız sarkıtıyor! İkirciliğinde kendimize bulduğumuz yer, koca bir seneyi kimse görmüyor nasılsa ile geçirebilmektir. Diğer alternatifimiz, kadınlar, memelerinin dik ve dolgun görünmesini sandığımız kadar umursamıyor muymuş? Konusu alelacele öyledir diyebileceğimiz bir konu değil fikrimce fakat kadınların sütyen takmasının görünüşlerini önemsemeleri paralelinde ilerlemediğine eminim diyebilirim. Bu noktada en iyi tanıdığım kadın olan kendime ait deneyimlerden yola çıkarak, depresyonda, aynaya dahi bakmayan, memelerinin dik durmasını zerre önemseyen ve üniformaymışçasına her gün oversize tişört giyen bir kadının da sütyenini takmayı her nedense ihmal etmediğini söyleyebilirim. Burada,  bu anlatılanların bütününü bir yerden feminist harekete değdirilmiş de sayabilirsiniz fakat tüm bunlar günün sonunda kolektif bir feminist çağrının ya da eylemin değil yavaşça bilinçlere işlenmiş “benim bedenim” sesinin getirisi oluyor. Benim bedenim sesi diyorum çünkü 1968 Miss America’da  feminist bir eylemle özgürlük çöp tenekesine atılan sütyen, güzel hissetmek istediğim bir akşam yemeği taktığım sütyenle aynı sütyen. Bu aşamada da ben mi güzel hissediyorum yoksa akşam yemeğe çıktığım kişi memelerim daha büyük ve dik göründüğünde bana güzel olduğumu mu hissettiriyor sorusu gelip oturuyor masaya.

Uzun yılların baskısıyla, kadınlar, istedikleri şeylere de uzun uzun “Gerçekten bunu istiyor muyum?” sorgusu çekiyorlar içlerinde.

Dünyanın bir başka yerinde, beş yaşından itibaren boynuna pirinç halkalar takıp her yıl birer birer arttıran, belli bir yaştan sonra boyunları kopma riski geçirdiğinden halkalara mahkum yaşayan Padaung kadınları. Düşününce; güzellik algısı, beden, sınırlar… Aynı yerdeyiz ve aynı kapıya çıkacağız fakat biz sütyeni bugün çıkarıyoruz desek bugün çıkarırız.

Ben bunun kararını yirmi beşinci yaş günümde, demin bahsi geçen barda, bedenimi sıkan ve nefesimi kesen, memelerimi yücelten ve rahatsızlığıyla beni masadan hep iki saat erken kaldıran sütyeni oturduğum yerde çıkararak veriyorum.

Tuğba Zengin

Tuğba Zengin

arete E-Bülten Aboneliği

Haftalık E-Bültenimize abone olun, her pazar günü bir önceki haftanın içeriklerinden derlediğimiz mail e-posta kutunuzda olsun.