Ben kimseye kaptırmam, soğanın cücüğün
Evlendi ise ablası da, alırım küçüğün
Evlendi ise ablası, alırım küçüğüni[1]
İsmail Türüt 2014 yılında bu güzide bestesini yaparken ona soğan cücüğü 2023 yılında uzun süre gündemde kalacak desek belki de inanmazdı. Şaka bir yana, 2018 yılının ünlü soğan depoları baskınlarından beri soğan hep siyasetin gündeminde. Nasıl olmasın ki kendisi adeta kötü tarım politikalarının ve iklim krizi ile mücadele etmemenin tek kelimelik özeti olmuş bir sebze. Türkiye’de yemeklerin ana bileşenlerinden olan soğan bir süredir yüksek fiyatları ile konuşulmakta, şu an kilosu 30 tl civarlarında. 2022 yılından beri en pahalı gıda maddelerinden[2] olan soğan bu kez cücüğü ile seçim meydanlarının en sık kullanılan metaforlarından… varın ülke siyasetinin vulgarlığını, lümpenleşme sürecini siz düşünün. Bir ülkenin ekonomisinden sorumlu bakan soğan cücüğü ile muhalefete hakaret ettiğine yürekten inanıyor.
Türkiye tarihinin en kritik seçimine giderken, ittifaklar ardı ardına seçim vaatlerini sıralıyor. “Bay Kemal’in Tahtası” isimli video serilerinin 3. bölümünü ülkenin en kronik ve can yakıcı sorunlarından olan “tarım” konusuna ayıran Kemal Kılıçdaroğlu “Gıda bağımsızlığını sağlamadan büyümek ve gelişmek mümkün değil” diyor.[3] Kemal bey burada çok haklı ve umuyoruz ki bu konuşmasında seçmene verdiği her bir sözü tutar, çünkü en temek hak olan beslenme hakkını insan onuruna yaraşır biçimde karşılayamayan bir toplumun yirmi birinci yüzyıl dünyasında çağdaşı devletler ile yarışamayacağı çok açık. Bu bağlamda, 1960’ların en önemli figürlerinden Doğan Avcıoğlu’nun bazı fikirleri aklıma geliyor. Avcıoğlu kendisini Osmanlı’dan miras kalan geleneksel aydın tipine oturtsa da onlardan bir noktada ayrışıyordu. Tanzimat ve aslında daha öncesinden başlayacak şekilde aydınlar ülkenin geri kalmışlığına eğitimin ve anayasa ile gelecek özgürlük ortamının çözüm olacağına inanıyorlardı. Başta Avcıoğlu olmak üzere Yön dergisindeki yazıların ana fikri ise iktisadi kalkınma ile yüksek üretim seviyesine ulaşıp, halkın karnı doyduktan sonra eğitim ve demokrasinin konuşulması, aksi halde aç karınla, düşük kalkınma hızı ile demokrasinin ve eğitimin gerçek anlamda halkın sorunlarına çözüm getirmeyeceği yönündeydi. Uzun lafın kısası, en temel haklarınızı garanti altına almazsanız, birilerinin dediği gibi Almanya sizi kıskanmaz.
Millet İttifakı’nın tarım vaatleri aslında bu video serisinden daha önce başlamıştı diyebiliriz. Ocak ayında ittifak tarafından yayımlanan“ortak politikalar mutabakat metni” sektörel sorunlara çözüm için pek çok vaat sıralıyor. Ne yazık ki bu metnin kamuoyuna duyurulmasından kısa bir süre sonra başımıza büyük felaketler geldi. Şu an üstünden 2 ay geçmesine rağmen depremzedelerin sorunlarına çözüm bulunamadığı gibi en başta yetkililer hızla bir normalleşme sürecine girme peşinde. İş bilmezlikleri binlerce kişinin hayattan kopmasına neden olurken, yetkilileri dinlememe konusunda ısrarlılar. Moloz yığınlarını zeytinliklere ve tarım alanlarına dökerek benim anladığım kadarıyla gıda fiyatlarını daha da yükseltmek istiyorlar. İşte bu noktada kurulacak yeni hükümetin bu işe bir el atması gerekecek.
Metne dönecek olursak, tarım başlığına yaklaşık 10 sayfa ayrılmış ve dürüst olmak gerekirse, bu politikalar gerçekleşirse sofradaki yangının bir süre sonra külleneceği çok açık. Oldukça kritik noktalara temas edilmiş. Örneğin, “İklim değişikliğinin tarım sektörüne olası etkilerine yönelik araştırmalar yapacak, araştırma sonuçlarına bağlı olarak ortaya çıkan fırsat ve tehditlere yönelik olarak stratejiler geliştireceğiz.”[4] Eğer bu zamanında yapılsaydı, şu yaşadığımız “soğan krizi” yaşanmazdı çünkü sıcaklık artışlarına bağlı olarak soğanlar artık daha çabuk filizleniyor ve ürün daha tüketici ile buluşmadan ziyan oluyor.
“Tohum gen bankalarını geliştirecek, ata ve yerel tohumların korunmasını ve kullanımını sağlayacağız.”[5] Yapılabileceğine yürekten inanmak istediğim başka bir vaat çünkü ülkenin gıda güvenliği ve bağımsızlığı için bu konuda ilk 100 gün içinde gerekli adımların atılması elzem olmuş durumda. 2006[6] ve 2012 yılında çıkan bazı yasalar deyim yerindeyse çiftçinin yerli tohum kullanma hakkını elinden alıyordu. Tarım başlığında olmasa da metnin ilk sayfalarında yer alan “Büyükşehir Yasası’yla mahalleye dönüştürülen köylere tüzel kişiliklerini iade edeceğiz.”[7] Maddesi önemsediğim diğer maddelerden. 2012 yılında çıkan yasa köyleri mahalle statüsüne dönüştürerek uzun vadede özellikle hayvancılığa zarar verdi. Bugün İstanbul’da Çatalca gibi tarım ve hayvancılığın bir ekonomik faaliyet olduğu ilçelerde insanlar hayvancılık yapmak için mera dahi kuramıyorlar. Özellikle İstanbul gibi metropollerde hiç olmazsa gıda ihtiyacının bir kısmının şehrin kendi tarımsal havzasından karşılanması ülke ekonomisi için de hayati önemde.
Vaatleri dikkatle incelediğinizde, hemen hemen her sayfada tarımın “gençleşmesine” yönelik çözüm önerileri yer almakta. “Tarımda çalışan kadın ve 30 yaş altındaki gençlere sosyal güvenlik prim desteği sağlayacağız.”[8] Pek çok çalışma gençlerin dede ve baba mesleği olan çiftçilikten yaşam şartlarının zorluğundan ötürü uzaklaştığını bizlere gösteriyor. Bu da üretimin azalmasına ve dolayısıyla da fiyat artışının gözle görülmeyen nedenlerinden. Diğer bir örnek ise genç çiftçilere yönelik eğitim programları ile ilgili. “TİGEM bünyesinde bulunan tesis ve işletmeleri genç çiftçilere uygulamalı eğitim verilecek şekilde yeniden düzenleyecek, bu tesis ve işletmeleri uygun ölçekte tohum ıslahı ve geliştirmesi yapacak girişimlere kiralayacağız.”[9] Tüm dünya gıda krizini konuşurken, Türkiye’nin eğer başarabilirse tohum ihracatçısı olduğu bir senaryo, ülkemizi başka bir noktaya taşıyabilir.
Kısaca söylemek gerekirse, umarız ki millet ittifakının seçim vaatleri kısa sürede hayata geçirilir ve kronik sorunlara kalıcı çözümler getirir, eğer halk olarak vaatlerin peşini bırakmazsak.
[1] https://www.sarki-sozleri.net/ismail-turut-soganin-cucugu, erişim tarihi,28.04.2023
[2] https://www.sozcu.com.tr/2023/ekonomi/tzob-aciikladi-2022nin-zam-sampiyonu-fiyatini-4e-katlayan-kuru-sogan-7542977/, erişim tarihi, 28.04.2023
[3] https://www.youtube.com/watch?v=UbMCkagziUY, erişim tarihi, 29.04.2023
[4] “Ortak politikalar mutabakat metni”, s.119
[5] s.114
[6] Tohumculuk Yasası. https://www.birgun.net/haber/yerli-tohumun-sonu-140549. Erişim tarihi. 01.05.2023
[7] s.15
[8] s.114
[9] s.114