Selamlar dostlarım,
Split Türkiye’ye gelsin bölünme görsün. Depremden sonraki hayatımızın seçimden önceki son günü. Hayat böyle sürekli bir şeylerin geçmesini veya gelmesini bekleyerek geçer mi?
Bu yazıdan önce başka konularda başka yazılar yazdım fakat baktım ki ben ne başka bir laf edecek ne de başka bir şey düşünebilecek durumdayım. Seçim düşünüyorum. Seçim konuşuyorum. Sağ masadan, alt komşumdan, mahallemin esnafından seçim duyuyorum. Türkçe konusunda en sevdiğim şeylerden biri de atasözü ve deyimlerinin isabetli ve her an kullanıma uygun oluşu. Son günlerde normal bir cümle kuramaz oldum. Yüreğim ağzımda arkadaşlar. Ak koyun kara koyun belli olacak. ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE.
Bu heyecanın bir ayağı ise ya hiçbir şey değişmezse, kötüye gitmeye devam ederse, karışıklık çıkarsa, insanlar ölürse, seçim gecesi eve dönemezsem?
Seçimden önceki son günümüz. Şimdiye kadar AKP zamanından bir gencin gündelik dertlerinden bahsettim size. İşte efendime söyleyeyim, ölüm korkusu, evsiz kalma korkusu, işsizlik korkusu, dostlarının ölümüne tanık edilmek, genç yaşında etrafında bombalar patlaması bilumum acı işte bilirsiniz, yaşamışsınızdır.
Ben bu ülkenin ve bu ülke insanının kaderinin debdebe olduğuna inanıyorum fakat asla korku içinde bir debdebe değil. Asla umutsuzluk değil. Hiçbir zaman İsviçre olmayacağımızı biliyor ve bu kendine haslıktan keyif alıyorum fakat asla bir ekmeğe muhtaçlık değil.
Kendi kişiliğimden midir bilmiyorum ama dünya devi olsun istemiyorum bu ülke. Bu ülke depresyona girmiş Avrupalıların gelip mutlu olmak da mümkün dediği bir ülke olsun.
Yine çok zeki adamlar çıkmasın içinden ama herkes çok zeki adamların neden hep adam olduğunu sorgulasın. Kapı önünde bekletilen kadınların oturacak yeri olsun, o yer, bir dizin dibi de olmasın.
Şimdiye kadar AKP zamanında bir gencin gündelik dertlerinden bahsettim dediğim gibi. Böyle düşünürsek, işsiz kaldım arkadaşlarım. ChatGpt aldı elimden işimi diye korkarken AKP kaptı. Teknoloji ile ilk defa ortak paydada buluşmuş olmanın gururunu yaşayabilirler böylece giderayak.
Şaka bir yana, muhtemelen seçimle ilgili yazılacak her şey yazıldı. Söylemek için elimizi attığımız her cümle zaten kurulmuş. Ortak bir nefretin, ortak bir geçmişin ve benzer bir geleceğin kendine has bireyleriyiz. Hayatlarımızı askıya asmış kararlar almak için o günü bekliyoruz. Sonraki günün sonraki haftaların sonraki yılların ne olacağını hiç bilememek ilerde karşımıza nasıl ruhsal rahatsızlıklar ile gelecek ve bunun acısını hangi terapide fark edeceğiz hiç bilmiyorum. Şimdi bana neredeyse bir oyun gibi gelen seçim anketlerini incelemekle zaman geçirecek ve içimdeki huzursuzluğu bastıracağım.
Öteki yandan hayatın devam etme zorunluluğu son aylarda yaşadıklarımızla bizi şok etti. Hakikaten hayat hep devam etmek zorundaymış. Hayat bırakın yemek yemeyi askıya almayı, bir gün kahve içmemeyi bile kaldıramayacak kadar insan alışkanlıklarına bağımlıymış. Tüm gün seçim sandığının başında aç mı kalacağız kız ben size sandviç yapar getiririm. İsteyene kuru domatesli isteyene pesto soslu sandviç. Muhalifliğimiz de baki kalacak elbette. Yeni hükûmet sanmasın ki boş bir kasa, yüklü bir borç kaldı sadece. Nefrete ve kan kusmaya alışmış bir halk bırakıyorlar size. Her gün dövüşe götürülen köpekleri bilirsiniz. Başını sevmeye kalksanız dövecek beni der, önüne yemek koysanız zehirlenecek sanar. Yeni bir yasa çıkaracağız dersiniz başınıza dert oluruz. Şu yardımı yapacağız deseniz altında bir bit yeniği ararız. Güvenmeyiz de Allah güvenemeyiz. Israrcı olunuz. Halkınızı ısrarla geri isteyiniz. Çocukları siyaseten cahil de bırakabilirseniz size zahmet. Meclis üyelerinin adını ezbere sayabilme yaşı en az 16 olmalı diye düşünüyorum. İlk hedefiniz.
Dostlarım,
Ben eskiden duygusal biri değildim. Bir şeylere bağlılık gütmez, özlemez, sorumluluk hissetmezdim.
Şimdi ise, düzeldiğini görmesem, gözüm açık giderim.