Revenge of The Sith (Yıldız Savaşları Bölüm III: Sith’in İntikamı), çoktan çökmüş bir cumhuriyetin ve onun banisi olduğunu iddia eden bir tarikatın yerle yeksan oluşunu anlatan “karanlık” -bu zorunlu olarak kötü bir sıfat değil elbette- bir final filmiydi. Çoğu insanın politik satirini, senato podlarının İmparator Palpatine ve Grandmaster Yoda arasında savrulduğu sahneden veya Palpatine’in kendi taç giyme töreninde yaptığı konuşmadan ibaret gördüğü Revenge of The Sith, benim gibi kimilerine göre ise üçlemeler serisinin Disney tarafından “Nazi/Sovyet” alegorileri ile katledilmesinden öncesine kadar modern sanatın en ilginç politik eleştirilerinden birisi olarak öne çıkıyordu. Bu kısa metinde, felakete sürüklenen bir başka cumhuriyetin vatandaşı olarak Türkiye’nin güncel siyasi iklimi ve Revenge of The Sith’in kasveti arasındaki paralellerde can sıkıcı ve kesinlikle hayali bir gezintiye çıkacağız.
Jedi Konseyi ve Altılı Masa
Aktörlerin geçmişleri açısından olmasa da eylemler, konuşulduğu iddia edilen meseleler ve eylemsizlik/yanlış eylemde bulunmak konusunda iki odağın da oldukça yakın olduğu söylenebilir. Nitekim, harekete geçme hususunda iki grubun da “ihtiyatlı” yaklaşımları ile günün sonunda pek yavaş kaldığını söylemek çok zor olmayacaktır. Zira, Jedi Konseyi de Altılı Masa da sık sık toplansa, büyüyen tehlike hakkında konuşsa ve hatta tehlikenin bizzat muhatabı olsa bile eyleme geçmek konusunda çok geç kalmışlardır/kalmaktadırlar. İki grup arasındaki bir diğer paralellik de ilkelere/geleneğe olan garip ve çoğu zaman şahsi çıkarlarından mütevellit takıntılarıdır. Jedi Konseyi’nin gelenek ile kurmuş olduğu yıkıcı ilişkinin bir benzerini Altılı Masa’nın danışmanların çizdiği yol haritalarına riayet etmek üzerinden kurguladığını Kılıçdaroğlu’nun siyasi manevralarından okuyabiliriz. Bu örneklerin ötesinde, iki cumhuriyetin vatandaşlarına etkisi de yine benzerdir. Jedi Konseyi’nin olaylar karşısındaki tavrı, uzun yıllar boyunca çöküşü göz göre göre gelmekte olan Cumhuriyet’in tüm kesimlerindeki umutsuzluk ve öfkeyi katmerlerken Altılı Masa’nın da seçmeni benzer bir yöne savurduğunu söyleyebiliriz. Kurum ve iki kurumun da bağlı olduğu kuram üzerinden ortaya çıkan bu benzerliğin, iki kurumun üyeleri açısından bire bir çalıştığını ise söyleyemeyiz. Nitekim Altılı Masa’nın muhteviyatını, imajının tam tersinde güç hırsından ve muhafazakar nefretten kaynaklı bir karanlık oluşturuyor.
Seçilmiş Kişi: Ekrem İmamoğlu vs. Anakin Skywalker
Revenge of The Sith, Anakin Skywalker’ın, Seçilmiş Jedi’ın, uğradığı görmezden gelme ve manipülasyon neticesinde, nasıl karanlık tarafa savrulduğunu derinlemesine inceler. Türkiye muhalefetinin seçilmiş kişisi kimdir şeklinde bir soru soracak olursak birçok kişinin cevabı büyük ihtimal Ekrem İmamoğlu olacaktır. İstanbul’da kazandığı iki ayrı zafer ile İmamoğlu, Türkiye muhalefeti ve rejim arasındaki “güç dengesinin” tesisi ve gelecek için o güne kadarki en büyük umut olmuştur. Skywalker ve İmamoğlu arasındaki benzerliğin en çarpıcı olduğu husus ise iki karakterin de önemi günlük olarak dile getirilse de siyasi elit ve gelenek tarafından maruz bırakıldığı ikircikli muameledir. Bunu güncel bir olay ile metaforize etmek gerekirse Anakin Skywalker’ın Jedi Konseyi’ne dahil edilmesine rağmen Master olarak kabul edilmemesi ve ifadelerinin bağlayıcı görülmemesi ile İmamoğlu’nun CHP Meclis Grup Toplantısına davet edilip kürsüye çağrılmaması akla gelebilir. Ya da muhalif basının İmamoğlu’na yönelik görmezden politikasını da Cumhuriyet’in askeri ve siyasi elitinin Anakin Skywalker karşısındaki davranışları ile karşılaştırmak isabetli olacaktır. Fakat bu hikayenin sonunda İmamoğlu’nun pişmanlık ve hüzün ile dolu bir sona savrulacağını beklemek zorunda değiliz.
Darth Schener
Bu alegori üçlemesinin sonunu ise Güç’e hakim herkesin kolaylıkla karanlık ile ilişkisini görebileceği Meral Akşener’in Sith olduğuna dair ifşaat getiriyor. Öncelikle Akşener’in hızlı siyasi manevra yeteneği, (MHP’den ayrılmayacağım dedikten sonra İyi Parti’nin kurulması) takiben Ankara’dan İstanbul’a şaşırtıcı bir hızla yaptığı yolculuğu (Force Jump), konuşmalarında araya serpiştirdiği yumuşak görünümlü ancak iğneleyici ifadeleri ve siyasi elit arasındaki yüksek ikna gücünün (Mind Control) yaygın Sith özellikleri olduğunu söylemek ziyadesiyle mümkündür. Önceki liderlerini düşündüğümüzde (Çiller ve Bahçeli) Akşener’in karanlık taraf ile ilişkisini bir bağlama oturtmak daha kolay olabilir ancak bu meseleyi ilgili karakterlerin Güç ile ilişkisini ayrı bir yazıda incelemek üzere sonraya bırakıyoruz. Fakat bu özelliklerin dışında, Akşener’i Sith yapan en güncel özellik Darth Sidious’un yaptığı gibi Seçilmiş kişi ile yakın ve etkili bir iletişim kurabilmesidir. Akşener, şu an Altılı Masa’nın/Jedi Konseyi’nin bir üyesi gibi davransa da -Altılı Masa’nın çoğu üyesi gibi- o da aslında Güç’ün karanlık tarafına daha yakın. Ayrıca hepimizin Sithler ile alakalı hatırlaması gereken bir şey var: Sithler, Jedi ideolojisinden çok Jedilar’ın itaat ettirme yeteneklerine rağmen bunu kullanmıyor olmalarından nefret eder ve en doğru anda harekete geçerler.