Not: Geçtiğimiz yıl bir sel felaketi ile yıkıma uğrayan Bozkurt’un aradan geçen bir yıldan sonra vaziyetini açıklamayı hedefleyen yazı dizisinin ikinci bölümünü teşkil eden bu yazı aslen Diken’de yayımlanmış; arete Portal yazarı Nazlı Demet Uyanık’ın önerisi, Mustafa Alp Dağıstanlı’nın isteği ve Diken’in izni ile sitemizde paylaşılmıştır. Yazı dizisinin Diken’deki aslına uygun olarak sitemizde yayımlanan ilk kısmına buradan ulaşabilirsiniz.
“Bir sel daha olsa da biraz daha para alsak devletten” diyenler varmış, geçen yılki selde 72 kişinin öldüğü Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde. Sel kasabanın yerleştiği vadinin tamamını kaplayarak aktığı için neredeyse herkes mağdur. Devlet hasar tespit komisyonu kurup afetzedelerle konuşmuş, “Ne zararınız varsa hepsini yazın” demiş yetkililer.
Bozkurt’un Abana’ya daha yakın sahil köyü İlişi’deki fırın için komisyon 100 bin liralık zarar belirlemiş, sonra da 70 bin lira ödemişler. Fırıncıya göre en azından 200 bin liralık hasar var. Fırını tekrar işler hale koymak için devletten aldığı 70’e kendi de 80 bin lira katmış. “Adamı olana çok verdiler” diyor.
İlişi’yi Bozkurt’tan üç saat kadar sonra İlişi çayı basmıştı. Kimse ölmemişti ama hatırı sayılır hasar vardı. Konak Otel’in işletmecisi Nilgün Üçyaşar annesiyle birlikte yönetim odasında oturuyorken dere içeri dalmış, annesini hemen ikinci kata kaçırabilmişler, Nilgün’ü ise boğazına kadar battığı çamurun içinden çekip çıkarmaları biraz zaman almış. Otelin lobisini, mutfağını doldurmuş balçık. Nilgün Hanım oteldeki zararın 3 milyon lira olduğunu söylüyor, devlet 425 bin lira vermiş. İYİP’li değil de AKP’li olsaymış hak ettiğini alabilecekmiş.
İlişi’de bir kafeye de 100 bin liralık hasar biçmişler, 60 bin lira vermişler. Kafenin yanında, ayrı bir kapıdan girilen odadaki hasarı hiç saymamışlar bile. Halbuki orada beş derin dondurucu, iki buzdolabı, iki hamur makinesi, bir limonata makinesi varmış. Bir de kafeyi işleten kadın (insanlar uğradıkları mağduriyeti, haksızlığı anlatırken bile isimlerini vermekten çekiniyor, işte böyle bir ülkede yaşıyoruz) bir gün önce Kastamonu’ya gitmiş, kıymayla doldurmuş dondurucuları.
Kimine damlamış kimine yağmış
Kadın kesin konuşuyor: “Adamın yoksa, AKP’ye yakın değilsen ya da üye değilsen hak ettiğini alamıyorsun.” Bu kadın MHP’li, ilçe teşkilatında çalışmış, ama siyasi partilerden sıtkı sıyrılmış, hiçbiriyle hiçbir ilişki kurmak istemiyor artık. Halk dayanışmasına şükran duyuyor. Çatalzeytin Derneği üç ay 1000’er lira göndermiş, “Şimdi siz çalışamazsınız” diye.
İlişi’ye 15-20 tır dolusu yardım geldiğini söylüyor köy sakinleri. Kimine damlamış bu yardımlar, kimine yağmış. Pikaplara yüklenmiş çifter çifter beyaz eşyalar gitmiş bir yerlere. Başka şehirdeki çocuklarına beyaz eşya, erzak, giyim kuşam gönderenler bile varmış. Dahası, elde ettikleri yardım malzemelerini internette satışa çıkaran birinden de bahsetti İlişililer..
Acaba İlişililer biraz abartıyor mu? Hayır. 2019 yerel seçimlerinde AKP’nin yüzde 53, MHP’nin yüzde 42 oy aldığı Bozkurt merkezde de benzer hikayeler anlattı insanlar, İlişi’de duyduklarımızı onayladılar. Murtaza Sıvar’ın Bozkurt’ta dere kenarında bugünlerde yeniden düzenlenen parkın karşısında pastanesi var. İki katlı bina neredeyse tamamen sular altında kalmış, çalışanlar ikinci katın penceresinden son anda çıkıp kurtulmuş. Belediye meclisi üyesi Sıvar herkesin yardım aldığını söyledi, ama: “Dağıtımda sorunlar oldu. Hiç hak etmeyenler aldı. Çifter çifter beyaz eşya alanlar, çoluğuna çocuğuna erzak malzeme gönderenler…”
Abdullah Özcan uzun yıllar sandalye imalatçılığı yapmış, şimdi beton santralının müdürü, eski bir belediye meclisi üyesi, o da, “Selden para kazananlar oldu” dedi.
Emekli ilkokul öğretmeni, şimdi belediye meclisi üyesi Hasan Acar da yardımların haksız, adaletsiz, dengesiz dağıtıldığını onayladı, “Yağma kültürü hakim” diye açıkladı durumu. Hak ettiğini alamadığı için sızlananların hepsi tamamen haklı değil belki de. Hasan Acar’ın verdiği bilgiye göre kimileri malının mülkünün teminatlarını, sigorta yaptırırken az prim ödemek için, daha önce düşük gösterdiğinden yardımı da az aldı. Acar, böyle bir felaketin yarattığı kargaşalık içinde kılı kırk yarar bir adaletle iş yürütmenin zorluğunu hatırlattı, bazı düzeltmeler de yapıldığını söyledi. Komisyonda 125 bin liralık zarar beyan edip 18 bin lira yardım biçilen birine itiraz üzerine 75 bin lira verilmiş mesela.
Abana’da da haksız yere 3 milyon, 3,5 milyon lira alanları isimle sayıyorlar. Bunları kanıtlayacak belgemiz olmadığı için isimleri de vermiyoruz. Kısacası, birileri hak ettiğini alamazken, başka birileri ise hak ettiğinden fazlasını almayı becermiş.
Kime ne kadar para verileceğinin belirlendiği komisyonda AKP Bozkurt ilçe başkanı da bulunuyordu. Şu örnek AKP teşkilatının nasıl çalıştığını gösteriyor: Yine adını vermek istemeyen bir adam yeğeninden bahsediyor, “Biraz dine düşkündür” diye tanımlıyor, sonra lafı dolandırmayı bırakıp, “AKP’li işte” diyor. Bu yeğene de yardım mallarından dört beyaz eşya düşmüş, götürmüşler. Yeğen dürüst biriymiş, “Ben dördüncü katta oturuyorum, zarar görmedik biz. İhtiyacı olanlara verin” diye geri çevirmiş gelenleri.
Bir başka Bozkurtlu bu söylentilerin bir kısmının art niyetli olduğu kanısında, ama: “En azından bir kısmının gerçeği yansıttığını, birebir tanık olan kişilerin, arkadaş ve akrabalarımın ağzından da duyduğum için, söyleyebilirim.”
Bu adam, Bozkurt’ta akraba ve ahbap-çavuş ilişkilerinin hep önünde olduğunu, bu adaletsizliklerin tamamen particiliğe bağlanamayacığını söyledi. “Çünkü AKP karşıtlığını bizzat bildiğim bazı kişilerin de bu yardımlardan olması gerekenden fazla şekilde istifade ettiğini biliyorum” dedi.
İnsanların dürüstlüğünü açlıkla sınayan bir düzen bu. Selden zarar görsün görmesin, yoksunluk içinde yaşayan, yardıma muhtaç insanlar, köyler var ve bu yardımları bir imkan sayıyorlar. Nitekim, selin uğramadığı bazı köyler de bu yardım malzemelerinden almış. İnsanları ölüm tehlikesine razı olmaya iten bir düzen bu. “Keşke burayı da sel bassaydı” diye hayıflananlar da var. “Sosyal” devletin sosyal tarafı sadece afetlerde, felaketlerde o da sadece adamı olana, ‘daha eşit‘ olana, ‘daha sosyal‘ olana kendini gösteriyor.
Herkes söylüyor, Bozkurt’a çok yardım gelmiş, heryerden gelmiş. Abdullah Özcan, “Hakkari’den bile geldi” diyor. Siyasi bir çıkarımı da var: “Biz çakıl taşı vermeyiz diyoruz ama demek Hakkari de buradan vazgeçmiyor.”
Ayni yardımla ilgili şu bilgiyi veriyor AFAD (1 Eylül 2021 itibariyle Kastamonu, Sinop, Bartın için toplam): “AYDES’e 3.687.530 kalem ürün (gıda kolisi, su, bebek bezi vb.) girişi yapılmış olup dağıtılan ürün 2.300.594 birim ve kalan ürün 1.386.936 birimdir.”
AFAD’dan yanıt alamadık
AFAD’ın internet sayfasındaki bilgiye göre Kastamonu’ya dört bakanlıktan toplam 134 milyon 155 bin 880 lira yardım gitmiş. Bu miktarın ne kadarının halkın gönderdiği para olduğunu bilmiyoruz, sadece Bozkurt’a ne kadar düştüğünü de. AFAD bu sorumuza cevap vermedi (İkinci selden sonra Kastamonu ve ilçelerine 15 milyon lira nakdi yardım yapıldı).
Abana’da da bisikletçi dükkanı olan Mustafa Yıldırım’ın Bozkurt’taki dükkanı bir apartmanın en alt katındaymış, içerde sağlam, işe yarar bir şey bırakmamış sel. Hasar tespit komisyonuna Yıldırım da girmiş. Kemaralar önünde, “Neyiniz varsa yazın” demişler, o da yazmış, ama yarısını vermişler. Bir yetkili şöyle demiş ona: “Devlet vermek mecburiyetinde değil. Toplanan yardım paralarıyla yapıyoruz bu işi.”
Peki, yardım kampanyasında ne kadar bağış toplandı? AFAD bu sorumuza da cevap vermedi. Fakat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun selden bir ay kadar sonra verdiği bilgiye göre orman yangınları ve seller için açılan bağış kampanyasında 450 milyon lira gelmişti, ‘taahhüt edilen ya da gelecek paralarla‘ bu miktar 1 milyar 250 milyon lirayı bulacaktı.
Soylu o zaman sel bölgesinde 720 milyon lira karşılığı acil müdahale yardımı yapıldığını söylemişti. Bozkurt en şiddetli etkilenen yerdi ama sel başka yerleşimleri de hırpalamıştı: Abana, Çatalzeytin, Azdavay, İnebolu, Küre, Pınarbaşı (Kastamonu), Ulus (Bartın), Ayancık, Türkeli (Sinop). Kastamonu için bu miktar 470 milyon liraymış. Fakat bu rakamlar nakdi yardım miktarları değil, götürülen her tür hizmetin nakdi karşılığı.
Şeffaf bir yönetimde her yurttaş ilgili kamu kurumunun internet sayfasında sadece ne kadar bağış toplandığını değil, bu bağışın nerelere harcandığını ayrıntılı olarak bulabilmeli, dahası, kime ne kadar yardım yapıldığını da isim isim görebilmeli. Göremiyoruz. Kurt puslu havayı severmiş, Bozkurtlular bu puslu havadan, belirsizliklerden hoşnut görünmüyor.