Rektörlük Taşkışla’yı Dizi Seti mi Sanıyor?

Biz, Kağan ve Meriç, İTÜ Siyaset Çalışmaları yüksek lisans programında tez öğrencileriyiz. Öğrenciliğimiz süresince, özellikle yüz yüze eğitime geçildikten sonra, bölüme dair ciddi bir sindirme politikası olduğunu hissettik. Yetersiz derslik sayısı, idareten verilen dersliklerdeki altyapı problemleri (ısınma ve internet sorunu) eğitimimizde kronik meseleler oldu. Sözgelimi, Sosyal Bilimler Enstitüsü altında girdiğimiz bölümümüz bir gün ansızın Lisansüstü Eğitim Enstitüsüne bağlandı. Bu şekilde, bölümün diğer bölümlerle ortak problemlerinin iyice “teknik üniversite” bağlamında standartlaştırmanın kapıları açıldı. “Teknik” bölümlerin pozitivist yaklaşımlarına karşı normativiteyi ve bağlamsal metodolojik yaklaşımları benimseyen bölümümüzün bu standartlaştırma politikasından ne denli kötü etkilendiğini de hocalarımızın başka kurumlara geçişleriyle tecrübe ettik.

Bölümümüz ne yazık ki İTÜ’nün herhangi bir boyun eğdirme politikasına maruz kalan ne ilk ne de son birimi. Uzun zamandır farklı bölümler farklı sindirme politikaları altında baskılanmaya çalışılıyor. Örneğin, tatmin edici açıklamalar yapılmaksızın Ayazağa Kampüsüne taşınan Yabancı Diller Yüksek Okulu[1] mekansal baskıyı tecrübe ederken diğer bölümlerde, Diken’den Mehmet Baran Kılıç’ın haberlerine göre[2], AKP yöneticilerine hem akademik kadrolar hem de idari pozisyonlar veriliyor. Süreçler öyle operasyonel ilerliyor ki, bu ilanların çoğundan bölümlerin ve hatta dekanların bile haberi olmadığı ortaya çıkıyor.

Konumuza dönecek olursak, Türkiye’de mimarlığa, şehir bölge planlamaya ve diğer tasarım disiplinlerine çok önemli akademik katkılarda bulunan İTÜ Mimarlık Fakültesinin yer aldığı Taşkışla’da bugünlerde bir direniş sürüyor. Şehir Bölge Planlama (ŞBP) Bölümü bileşenlerinin yaptığı açıklamadan sonra tarafını uzunca zaman önce belli etmiş Rektör, çareyi demir yumrukla görev değişiklikleri yapmakta buluyor[3].

Geçmişte olan bitene hiçbir şekilde cevap vermeyen Rektörlük, 6-7 Şubat’ta ülkemizde gerçekleşen depremlere yönelik büyük bir sorumluluk ve çalışkanlık örneğiyle idarenin hatalarını ve kusurlarını bölümün internet sitesinde gözler önüne seren hocalarımıza karşı bir açıklama[4] yayımladı.

Açıklamaya göz attığımızda, hakikatin önüne çekilen perde hâlinin en popüler ifadesi olarak piyasaya giren “dezenformasyon” ifadesi göze çarpıyor. Kamuoyunca “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen sansür yasasına göz kırpan bu ifade de bizi hiç şaşırtmadı. Biz ise tıpkı hocalarımız gibi asıl dikkat edilmesi gereken noktanın tüm baskılara ve olasılıklara rağmen akademik ve vicdani sorumlulukların üstlenilmesi olduğunu düşünüyoruz.

Aynı açıklamada, “Zaten biz üzerimize düşeni yapıp rapor yayımladık” imasında bulunan ifadeler, bilimsel düşüncede öncü olmakla övünen bir okulun idaresinin, akademisyenlerinden “vazifeye atılmak için” hiyerarşik aksiyon alması beklentisi içinde olduğunu işaret ediyor. Bu ifade, rektörlüğün akademik düşünce ve aksiyon tarzının temel ilkelerini göz ardı ettiği anlamına geliyor. Uzunca zamandır dizi ve film setlerine ev sahipliği yapan Taşkışla’nın, her şeyden önce köklü bir akademik bir kurum olduğunu Rektörlüğe buradan bir kez biz hatırlatalım istiyoruz. Biz bu noktada arete portal’ın iki editörü ve İTÜ’nün iki öğrencisi olarak hocalarımızın arkasındayız. Bize öğrettikleri şekilde, doğru bildiğimizi savunmaktan ne olursa olsun vazgeçmeyeceğimizi ifade ediyoruz.


[1] https://www.evrensel.net/haber/423855/itude-endise-uyandiran-tarihi-bina-bosaltma-kararini-itulu-ogrencilerle-konustuk

[2] https://www.diken.com.tr/akpli-yoneticinin-itudeki-hizli-yukselisi-bir-yilda-adrese-teslim-iki-kadro-iki-idari-gorev/

[3] https://www.gazeteduvar.com.tr/itude-deprem-kararnamesini-elestiren-bolum-baskani-gorevden-alindi-haber-1611700

[4] https://twitter.com/itu1773/status/1644340637141966849

Ezgi Meriç Baş & Kağan Sarıkaya

Ezgi Meriç Baş & Kağan Sarıkaya

arete E-Bülten Aboneliği

Haftalık E-Bültenimize abone olun, her pazar günü bir önceki haftanın içeriklerinden derlediğimiz mail e-posta kutunuzda olsun.