Kızılcık Şerbeti Saadet Zinciri

10 Ekim 2022’de “Kızılcık Şerbeti” adlı dizinin ilk tanıtımı[1] yayınlandı. Seküler hayat kodlarına ve dominant bir karaktere sahip olduğu belirli basmakalıplar üzerinden vurgulanan bir eğitimcinin kızı ile mütedeyyin ve (henüz) vakur görünüşlü bir ailenin oğlunun birlikteliği, beklenmedik bir hamilelik ve aile olmaya karar vermeleri üzerinden kopacak fırtınalar ve yaşanacak çatışmalar tanıtımda adeta müjdeleniyordu. Seküler eğitimcinin “bunlar da her yerde” diye yaftaladığı başörtülü kadınları Nişantaşı’ndaki bir giyim mağazasında görebilecek kadar bile tahammülü yoktu. Türkiye’de ana akım bir televizyonda gösterilmesi ve hatta bahsedilmesi bile yasak olan içki detayı, ailelerin ilk buluşmasına hazırlanan ve “içine çilek ve buz katılması unutulmamış” şampanyalar olarak toplumsal kodlardan bihaberliği yansıtacak biçimde yer bulabilmişti. İşte bu tanıtım, yayınlandığı andan itibaren tüm sosyal medya araçlarında, özellikle de Twitter’da deyim yerindeyse fırtınalar kopardı[2]. Tanıtıma ait tweet 3500 kere alıntılanmış, alıntılar ise genel olarak bu denli basmakalıplaştırılan bir seküler aile profilinin fazlaca “eski Türkiye”de kaldığı, dizinin toplumsal çatışmayı körüklemesi amacıyla iktidar tarafından sipariş edilen bir proje olduğuna yoğunlaşmıştı. Yani tanıtıma ait etkileşim ve tartışma genel olarak “seküler mahalle”de odaklanmış, henüz “mütedeyyin mahalle”den pek ses, soluk çıkmamıştı.

Sipariş bir proje olmasına dair komplo teorilerine itimat etmediğim tanıtımın abartılı görünen anlatısına rağmen beni çeken, tekrar tekrar izlettiren, hatta üzerine hayal kurup heyecanlandıran bir yanı da vardı. Genel olarak Türkiyeli izleyicilerin ve dizileri ilgiyle tüketen coğrafyaların ihtiraslı aşk hikayeleri ve abartılı zenginlik tasvirleri arasında salınacak bir anlatıyı tercih edeceğini kanıksayan bir dizi sektöründen pek beklemesem de, güncel ve baskıcı ortam içerisinde, Kızılcık Şerbeti’nin hem seküler ve mütedeyyin ailelerin defolarını dengeli ve eleştirel biçimde yansıtacak hem de bunları aşabilecek beraber yaşama pratiklerini aktaracak bir anlatı kurabilme ihtimaliydi[3]. Aslında içten içe günahıyla sevabıyla televizyonda “Altılı-Yedili Masa”yı izlemek istediğimi şimdi daha iyi fark ediyorum.

Truva atı stratejisiyle oluşturulduğuna inanmak istediğim, dizinin seküler aileyi daha uzlaşmaz, mütedeyyin aileyi ise daha ılımlı betimleyen biraz karikatürleşmiş ilk bölümlerinin ardından artık hem nalına hem mıhına vurmaktan çekinmeyen bölümlerini izlemeye başladık. Haliyle her bölümü ya “inançlardan, değerlerden bu kadar habersiz bir seküler aile profili çizilemez” ya da “gerçek İslam bu değil, mütedeyyin ailenin saçmalıkları üzerinden dinimizi yanlış tanıtıyorlar” argümanının eksik olmadığı bir tartışmanın fitilini ateşlemeye başladı. Tabii bu aşamadan itibaren artık özellikle “mütedeyyin mahalle”nin radikal İslamcı gruplar ve troller kanadı tarafından sürekli hedef gösterildiğini, şikayetleri neticesinde RTÜK’ün (dizide başörtülü, mütedeyyin bir kadın karakterin kendini bulma, güçlenme, özgürleşme, hesaplaşma hikayesinin işlenmesine rağmen) “kadına şiddetin özendirilmesi” bahanesiyle daha önce görülmemiş biçimde bir yayın durdurma (5 kez) ve para cezası (1.5 milyon TL) kestiğini de not düşmek lazım. Dizinin neredeyse 14 Mayıs seçimlerine kadar ekranlardan apar topar uzaklaştırılmasını hedefleyen bu kararın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra 6284 sayılı kanunun da iptali argümanlarıyla iktidar kanadında hararetlenen tartışmaya sık sık referans gösterilmesinin diyeti olarak okumak da mümkün.

Sonuç olarak Kızılcık Şerbeti, seküler ve mütedeyyin ailelerin içerisindeki farklı spektrumları tek bir potada eritmek gibi oldukça bıçak sırtı bir tercihten beklenmedik derecede dengeli, toplumsal konvansiyonlara dokunmaktan da çekinmeyen özgün bir pozisyon yaratmayı başardı. Kendine; boşanmış, orta yaşlarında ve bekar bir kadının (Kıvılcım) aşk ve cinsel hayatını da kız çocuklarına alan tanımayan bir aileden çıkan mütedeyyin bir genç kadının (Nursema) bir koza hikayesi misali karakter gelişimi, dönüşümü ve evrimini de aynı anda ekrana yansıtabilecek atipik, gri bir alan tanımladı. Genç kuşaktan önce birbirlerine karşı derin ve keskin önyargıları bulunan, tanıdıkça birbirlerinin yurdu olduklarının farkına varan “mütedeyyin mahalleden” Nursema ile “seküler mahalleden” Alev ve Doğa (Kıvılcım’ın kardeşi ve kızı) karakterlerinin Nursema’yı bir cendereden kurtarma, ona haklarını araması adına güç kuvvet verirken onunla birlikte iyileşme hikayeleri ise, mahalleleri yan yana getirmenin ötesinde üst üste düşürmeyi, birlikte bir yaşantı pratiğini aktarmayı başardı.

Kızılcık Şerbeti, her bölümü tartışma yaratmasına rağmen mahallelerin kırmızı çizgilerine basmaktan çekinmiyor, asıl hikayeyi karakterler ve durumların zengin, empati kurulabilir ve dönüşlü yapıları üzerinden şekillendiriyor (aileler arası ikili ilişki bolluğunun pek umrumuzdan olmamasının anahtarı da bu), Türk dizilerinin konvansiyonlarını yıkar derecede her bölüme bir sezon finallik olay örgüsünü sığdırabiliyor. Başlayanı bıraktırmayan, saadet zincirine dahil olmuş hissiyatı uyandıran garip havası sayesinde dizi, sosyal medyadaki gündelik hayatımızda sürekli referans vermeye başladığımız, her gün üzerine farklı perspektiflerden yazıların yayınlandığı (özellikle Yalnız Yürümeyeceksin platformundaki “Nursema’yı Tanıyoruz” derlemesinin[4] “böyle şeyler yaşanıyor muymuş ya?” bağlamında okunması gerektiğini düşünüyorum), siyasetçilerin sahneleri üzerinden vaatlerde bulunduğu[5] bir fenomen haline geldi.

Dipnot: Benim gündelik hayatımda da Youtube ve Instagram yorumlarını sosyolojik bir okuma gibi takip ettiğim, Twitter üzerinden kurduğumuz WhatsApp grubundaki (katılıma açık grubumuzun kendisi de sektörün içinden ve dışından, bambaşka düşünce, kimlik ve kültürlerden gelen dizi kadar renkli bir potpuri oldu) eğlenceli tartışmalara diziden daha çok vakit ayırdığım kişisel bir fenomene dönüştüğünü itiraf edebilirim.


[1] https://twitter.com/showtv/status/1579517147683983360?s=61&t=EAA2X8m8gPWylXJ31jVNzw

[2] Twitter’da ve Instagram’da 2 saat içerisinde 100’er bin, Twitter’da bir gün içerisinde 1.6 milyon ve toplamda 2.9 milyon gibi yeni bir dizinin ilk fragmanı için oldukça yüksek izlenme rakamlarından bahsediyoruz. Kaynak: https://twitter.com/tvdizisinema/status/1579548912859648012?s=61&t=EAA2X8m8gPWylXJ31jVNzw, https://twitter.com/tvdizisinema/status/1579889026685112321?s=61&t=EAA2X8m8gPWylXJ31jVNzw

[3] https://twitter.com/erenalpbyktpc/status/1579902133750882304?s=61&t=EAA2X8m8gPWylXJ31jVNzw

[4] https://yalnizyurumeyeceksin.com/2023/03/31/nursema/

[5] https://twitter.com/gurseltekin34/status/1639573941478998017?s=61&t=EAA2X8m8gPWylXJ31jVNzw

Erenalp Büyüktopcu

Erenalp Büyüktopcu

arete E-Bülten Aboneliği

Haftalık E-Bültenimize abone olun, her pazar günü bir önceki haftanın içeriklerinden derlediğimiz mail e-posta kutunuzda olsun.