Bu satırların dökülmesinin sebebi absürt komedi senaryolarını aratmayan ‘’özel okul zamları’’dır. Başlığı Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi’nin kaleme aldığı ‘’Gibi’’ dizisinin bir sahnesinden aldım. Çünkü öznelerinden biri olduğum ‘’Doğuş Üniversitesi’’ zam kararlarını açıkladığı sabaha kadar böyle bir absürtlüğe en son ‘’Gibi’’ dizisinde vakıf olmuştum.
Geçtiğimiz salı günü sabahı uyandığım zaman her şey çok normaldi. Sabah yapılacak ne kadar rutinim varsa yaptım. Keyifliydim. Ta ki WhatsApp’a girene kadar… Bir arkadaşımın attığı mesaj gözüme çarptı. “Batın okulun yaptığı zamları gördün mü?” Hemen uzun zaman önce sessize aldığım sınıf grubumuza giriş yaptım. Sıra arkadaşlarımın sitem içeren cümlelerini okudum. Üzülmeye başladım çünkü kimisi okulu bırakmaktan söz ediyor kimisi eğitimini dondurmaktan. Üstelik hepsi bir ağızdan “Bize söz vermiştiler! Okuduğumuz yıllar boyunca sadece %5 zam yapacaklardı!”, diyor. Yani bir sabah uyandığımızda sıra arkadaşlarım ve ben mağdur olmuştuk. Kendimizi öğrenci değil müşteri gibi hissetmiştik. Oysa Doğuş Üniversitesi’ni tercih ederken durum çok farklıydı. Nasıl mı?
Sıra arkadaşlarım ve ben girdiğimiz üniversite sınavında aşağı yukarı aynı sıralamaları yaptık. Tercih dönemi geldiği zaman ise belki de birbirimizi hiç tanımadan eğitim ve mali şartlardan ötürü vakıf üniversiteleri arasında tercih edilebilecek en iyi okullardan birini tercih ettiğimizi düşünüyorduk. Okulumuzun Türkiye bazlı “kariyer.net” sıralamasında iyi bir portföyü vardı. Ayrıca okul bize okuduğumuz süre içerisinde her yıl en fazla %5 zam yapacağını bildirmişti. Kaldı ki geçen senelerde verdiği sözü tuttu. Ta ki salı gününe kadar… Son zamanlarda okulların “günümüzün ekonomik şartları” adı altında yaptığı zam furyasına Doğuş Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi de katıldı. Mühendislik ve hukuk gibi bölümlerde %200’e varan zamlar yapılması bardağı taşıran son damla oldu. Hemen hakkımızı aramaya karar verdik ve %100 burslu, %75 burslu, %50 burslu, burssuz öğrenci demeden, kimseyi ayırmadan sosyal medya çalışmaları yapmaya başladık. Artık bir davamız vardı ve haklıydık! Haber kanallarına ulaştık çünkü sesimizi daha yüksek şekilde duyurmamız gerekiyordu. Öğrenciydik, müşteri değil. Sosyal medyayı kullanarak okula yaptığımız itirazlar özellikle biz tercihimizi yaptıktan sonra imzaladığımız sözleşmeyi referans göstererek oldu. Bu sözleşmede yukarıda da belirttiğim üzere her güz dönemi başında 2018, 2019, 2020 girişli öğrencilere en fazla %5 zam, 2021 ve sonrası girişli öğrencilere en fazla %10 zam yapılacağı yazıyordu. Okulun bu durumu hiçe saydığını, hukuksuz şekilde karar verdiğini düşünüyorduk. Zamların açıklanma tarihi belli ki planlı şekilde yapılmıştı. Çünkü yatay geçişlerin tamamlandığı günün hemen ertesinde yapılmıştı. Bu olgu bile bir eğitim kurumu için çok rahatsız edici bir durum.
Kararlılığımızı kanıtlamak ve anayasal hakkımızı kullanmak için çarşamba günü itiraz edenler olarak Dudullu Kampüsü’ne gittik. Sloganımız çok açıktı: Müşteri değil, öğrenciyiz! İlgi gösterip gelen basın mensuplarına yaptığımız açıklamada sorunlarımızı ve itirazlarımızı yalın bir şekilde dile getirdik. Elbette işini gücünü bırakıp gelen, emeğinin büyük bölümünü burs kazanmış çocuğuna hibe eden ebevynlerimiz de desteğe geldiler. Özellikle basın mensuplarının sorularına “ödeyemeyeceğim” diye cevap veren ebeveynimizin vücut dili çok üzücüydü. Tüm bu olanlardan sonra Doğuş Üniversitesi bizlere “mevcut ekonomik koşullar içerisinde sürdürülebilirlik için” bu zamların yapıldığına dair bir açıklama yapıldı. Aynı açıklama Beykent Üniversitesi tarafından da yapıldı. Çünkü Doğuş Üniversitesi ve Beykent Üniversitesinin sahibi aynı şirket. İki okulun öğrencileri olarak “DOU’nun ve Beykent’in bu fahiş fiyat artışı, başta Anayasa’nın 130’uncu maddesi olmak üzere 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunun EK 2’NCİ MADDESİNE açıkça aykırıdır.’’ diyor. Bir nevi ülkemizde ekonomik krizin faturası bizlere yıkılmak isteniyor. Bu hukuksuz tasarrufa karşı görüşlerimizi belirtmek ve haklarımızı korumak için iki gündür Üniversite önünde toplanıyoruz lakin mütevelli heyeti kayıtsız kalma tavrını sürdürüyor. DOU ve Beykent Üniversitesi öğrencilerinin haklı ve meşru talepleri vardır. Bu talepleri sonuna kadar sürdürecektir. Son olarak: Müşteri değil, öğrenciyiz!