Bizi Öldüren Deprem Değil: Yeni Değil Yeniden Antakya

Etki alanında yaşayan milyonlarla kıyaslanmasa da bu topraklarda yaşayan, bu topraklara bağlılık hisseden tüm halkları, insanları duygusal olarak enkaz altında bırakan depremin üzerinden tam bir ay geçti. Önce hepimizde olduğu gibi devlet mekanizmalarında da soğuk duş etkisi yarattığını düşündük. (Halbuki AFAD İl Afet Risk Azaltma Planları hazırlamaya yönelik olarak Kahramanmaraş’ı pilot il seçmiş, 2020 yılında 7.5 şiddetinde bir deprem senaryosu üzerinden bölgedeki kentlerin zayıf zeminler üzerinde yer aldığını, bölgenin durgunluk döneminde olması nedeniyle halkın tehlikeden habersiz olduğunu vurgulayan bir ‘kral çıplak’ raporu yayınlamış; deprem günü ise İçişleri Bakanlığı’nın erkenden 4. ve en üst seviye yardım alarmı vermesine dayanak oluşturacak, depremin yarattığı yıkımı etraflıca tarif eden   raporu yaklaşık bir saat içerisinde yönetim kademelerine teslim etmiş.)

Daha sonra ilk 48 saatlik süre zarfında ve devamında, yıkımın 17 Ağustos Marmara Depremi’yle bile kıyaslayamayacağımız bir ölçekte olduğunu, AFAD’ın afete yönelik her eylemin kendi onayından geçmesi gereken bir hükümranlık kurduğunu anladık. (Hatta keşke AFAD’ı yalnızca hantal, ataletini kıramayan bir kurum olarak tanımış olsak, yerel/evrensel arama-kurtarma ekiplerinin koordinasyonlarını sağlayamayarak hayati vakitler kaybettiren, kahramanlık gösterisi fırsatlarını, gerçek kahramanların emeklerini gasp etmeye çalışırcasına değerlendiren yüzlerini görmeseydik.) İletişim Başkanlığı önderliğindeki yönetim kademeleri ‘Asrın Felaketi’ başlığı ve ‘katastrof yaratacak denli büyük bir yıkımda yalnızca biz değil kim ne yapabilirdi?’ savı üzerinden bilim insanlarının beyanlarını, dünyadaki diğer örnekleri çarpıtan infografikler ve içerikler üretmek, sosyal medya hesapları devralıp kamuoyu tepkisiyle alelacele kapatmakla meşgulken, sosyal medya kullanıcılarına varana kadar halkın tüm katmanları olarak kendimizden başka kimsemizin olmadığını ve olmayacağını anladık. Madenciler ve doktorlar gibi birebir deprem bölgesinde olamasak da enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanların çağrılarını, adres bilgilerini özellikle Twitter üzerinden dolaşıma sokarak arama-kurtarma faaliyetlerine yardımcı olmaya çalıştık.

Depremin kentsel ölçekte en yıkıcı yaşandığı üç ilden birisi olmasına rağmen lojistik gerekçelerin yanı sıra ideolojik saiklerle de en çok yalnız bırakılan kentlerden olan Hatay (ve tabii bu yazı özelinde Antakya), enkaz bildirimleri ve yardım çağrılarına yönelik adres bilgilerinin de sosyal medyada en çok dolaştığı kentti. Sokaklarını, gündelik hayatını, atmosferini bir turist olarak hatırlayabileceğimiz, belki henüz hiç gitmediğimiz bir kente ait türlü türlü adresler, yaklaşık bir hafta boyunca özellikle Twitter akışlarımızda sürekli olarak aktı durdu. Yaşadığımız muhitin yakın komşuluğundaki isimleri bilemezken, Antakya’ya dair çeşitli cadde, sokak, apartman isimleri aklımıza kazındı. Harita üzerinde gösteremeyebileceğimiz ancak isimlerine oldukça aşina olduğumuz bir Antakya listesine artık kolektif olarak sahip olduk. O günlerde arete editörlerimiz ve yazarlarımızın da destek verdiği, sosyal medyada sıkça paylaşılan enkaz bildirimleri ve yardım çağrılarının derlendiği, Antakya ve diğer ilçelerden duyurusu yapılan adreslerin harita üzerinde işaretlendiği ve arama-kurtarma ekipleriyle, yetkililerle paylaşıldığı açık kaynaklı bir Google Haritalar listesi oluşturuldu. Arete’deki bu yedinci yazımın yer aldığı deprem dosyası giriş yazısında[1] Kağan ve Tayfun’un detaylıca değindiği bu liste-harita, az önce bahsettiğim ve kolektif bilincimize yerleşen Antakya listesinin görsel bir karaktere kavuşmasına da yardımcı oldu.

Yine deprem dosyası giriş yazısında, bahsettiğim liste-harita ile Antakya’nın zemin yapılanmasını sınıflandıran bir başka haritalama süperpoze edilmişti (üst üste çakıştırılıp). Bu süperpoze haritalamayı [Görsel 1] incelediğimde dikkatimi çeken ilk olgu, Asi (Orontes) Nehri’nin her iki yakasında da oldukça geniş zayıf zemin alanları bulunmasına rağmen enkaz bildirimlerinin neredeyse tamamının Asi’nin hemen çevresinde veya büyük bir çoğunlukla batı yakasında toplanmış olmasıydı. Şüphesiz ki gönüllü ve kolektif biçimde derlenen liste-haritanın tüm enkaz bildirimlerini kapsamak gibi bir iddiası yoktu. Ancak Asi kıyılarını hesaba katmadığımızda, doğu ve batı yakalarındaki enkaz bildirim yoğunlukları göz ardı edilemeyecek kadar farklılık gösteriyordu. Haritanın da gösterdiği üzere, Asi’nin doğu yakası daha çok eski Antakya’ya ev sahipliği yapıyordu. Acaba fazla katlı olmayan eski yapılar bir şekilde depreme dayandılar mı diye düşünürken, arama-kurtarma faaliyetleri sonlanmaya başlayıp gerçek yıkım gözlemlenebilmeye başladıkça asıl gerçeğin farkına vardım. Depremin gece saatlerinde meydana gelmesiyle herkes uykuda yakalanmış, haliyle enkaz bildirimleri ve yardım talepleri de konut yoğun bölgelerden yağmıştı. BBC News Türkçe Youtube kanalındaki ‘Depremden önceki Antakya’nın izinde: Tarihi mekanları ve kültürü’ videosu ve Hilmi Hacaloğlu’nun Twitter hesabından paylaştığı video çekiminden de daha iyi anlıyoruz ki aslında gün içerisinde capcanlı olan gece ise uykuya yatan Eski Antakya’nın ana arteri sayılabilecek Kurtuluş (Herod) Caddesi[2] ve çevresindeki çarşı yapıları, dini ve kültürel mekanlar da apokaliptik filmleri aratmayacak derecede yıkılmış durumda.[3] [Görsel 2]

Görsel 1: Enkaz yardım çağrıları ile Antakya’nın zemin yapılanmasının süperpoze haritalaması.

Görsel 2: BBC News Türkçe videosundan görsel serisi

Depremin üzerinden henüz bir ay geçmişken incelemelerin yeterince yapılmadığı, cesetlere bile özen gösterilmeyerek apar topar enkazların kaldırıldığı, varlık sebebi ve en büyük tutkusu inşaat faaliyetleri ve bunun yarattığı rant olan bir yönetim tarafından nasıl bir planlama, tasarım sürecinden geçtiğini anlamamız mümkün olmayan konut projeleri ve yakından tanıdığımız yükleniciler (8.600.000 m2’de 30.000 konut, yükleniciler: Kalyon, NEF, Tahincioğlu, Optimal[4]) vasıtasıyla Antakya’nın yeniden inşa edileceğinin müjdelendiği bir sürece maruz bırakılıyoruz. Diğer yandan ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tescilli kültür varlıklarını korumaya aldığını, Afet Bölgesi Kazı Başkanlığı oluşturarak, rekonstrüksiyon ve restorasyonlarla mümkün olan kültür varlıklarını kurtaracağını ve şeffaf bir süreç yöneteceğini açıklıyor.[5] Koordinasyonsuzca ve birbirinden bağımsız ilerliyor görünen bu iki süreci “süperpoze ettiğimde” Asi’nin uzağında hayatın da akmadığı, yaşamayan bir konut bölgesi ile Asi etrafında bağlamsız bırakılırcasına serpiştirilmiş turistik, kültürel tekil yapılardan oluşan ikili bir yeni Antakya hayali gözümde canlanıyor. Ancak nasıl Antakya aynı Kurtuluş Caddesi ve çevresinde olduğu gibi farklı kültürlerin, milliyetlerin, dinlerin bir arada yaşayabilmesi, bir aradalık ve çok kültürlülük üzerinden kendine has atmosferini oluşturabildiyse, yeni değil yeniden (antik dönemlerden beri en az beş kez büyük depremlerle yüzleştiğini ve yeniden inşa edildiğini de unutmamak gerekir) Antakya da plancısından arkeologuna, jeologundan mimarına tüm bilim alanlarından uzmanların interdisipliner biçimde bir araya gelerek ve zamana yayılmış biçimde kurgulayacakları bir plan çerçevesinde ayağa kalkabilecektir.


[1] https://areteportal.com/bizi-olduren-deprem-degil-giris/

[2] Antik dönemlerdeki Herod Caddesi’nin ilk aydınlatılan cadde olduğu, geceleri binlerce meşalelerle aydınlatıldığı rivayet ediliyor.

[3] BBC News Türkçe Youtube kanalı tarafından yayınlanan, Ünal Karaman’ın rehberliğinde ‘Depremden önceki Antakya’nın izinde: Tarihi mekanları ve kültürü’ videosu: https://youtu.be/svKn5sh6bTc

Hilmi Hacaloğlu’nun 28 Şubat 2023’te Kurtuluş Caddesi’nde gerçekleştirdiği ve Twitter hesabından paylaştığı video çekimi: https://twitter.com/hilmihacaloglu/status/1630667860765712406?s=61&t=EAA2X8m8gPWylXJ31jVNzw

[4] https://ankahaber.net/haber/detay/anka_depremin_vurdugu_kentlerde_insa_edilecek_konutlarin_planlarina_ulasti_hukumete_yakin_kalyon_kuzu_grup_optimal_gibi_sirketler_5_kentte_23_milyon_426_bin_metrekare_alanda_85_bin_250_konut_yapacak_uzmanlar_tepkili_127846

[5] https://www.evrensel.net/haber/483441/deprem-bolgesindeki-kultur-varliklari-icin-afet-bolgesi-kazi-baskanligi-olusturulacak

Erenalp Büyüktopcu

Erenalp Büyüktopcu

arete E-Bülten Aboneliği

Haftalık E-Bültenimize abone olun, her pazar günü bir önceki haftanın içeriklerinden derlediğimiz mail e-posta kutunuzda olsun.