Siz ilk kez şans eseri yaşadığınızı fark ettiğinizde kaç yaşındaydınız? Ben 17.
20 Eylül 2011’de Kumrular Caddesinde bombalı bir araç patladığı günlerde cadde üzerinde küçük bir müzik okuluna gidiyordum o dönem hafta sonları, bombanın patladığı saatlerde. Saldırıyı planlayanlar Salı gününü seçtikleri için şanslıydım. Orhan Güzel ise ilk kez şans eseri yaşayamadığı o gün, henüz 18 yaşındaydı. Cadde üstündeki kuruyemişçide asgari ücretle çalışıyordu, babası öyle demişti.[1]
İkinci kez şans eseri yaşadığınızı fark ettiğinizde kaç yaşındaydınız? Ben 21.
10 Ekim 2015 günü Ankara Garında olacaktım Siyaset Platformu’ndan arkadaşlarım ile. Abim “kısa bir ameliyata girmem lazım, çıkınca birlikte gideriz” demişti. Abim ameliyattan çıkıp “benim işim bitti, hazırlan da alayım seni” diye mesaj attığında çoktan kan gölüne dönmüştü Gar. Şanslıydım. 9 yaşındaki Veysel Atılgan, 19 yaşlarındaki Ali Deniz Uzatmaz ve Eren Akın, 20 yaşındaki Elif Kanlıoğlu, 21 yaşındaki Gökhan Akman ve niceleri benim kadar şanslı değillerdi.[2]
13 Mart 2016. Bu sefer fazla şanslıydım. Bir Pazar günü saat 18.45’te Güvenpark’ta bir bomba patlayıp 36 kişinin ölümüne sebep olduğunda 2 arkadaşımla birlikte Prag’taydım. Ben o gün de ölümden döndüm, inanır mısınız? Haberi aldığım an başlayan telefon trafiği, ulaşamadığım aile bireyleri, haber alamadığım arkadaşlarım ve yarım yamalak isim listeleri arasında “sevdiklerim iyilermiş” diyene kadar ölümden döndüm. Sevdiklerim, serin bir Mart Pazarı Kızılay’a gezmeye gidip otobüs beklerken ilk kez şans eseri yaşayamamış değillerdi. Şanslıydım. 19 yaşlarındaki Ozancan Akkuş ve Elif Gizem Akkaya’nın, 20 yaşındaki Elvin Buğra Arslan’ın, 23 yaşındaki Kerim Sağlam’ın, ve nicelerinin sevdikleri benim kadar şanslı değillerdi.[3]
28 Haziran 2016. 30 Haziran günü yurtdışından Türkiye’ye dönmem gerekiyordu, Atatürk Havalimanı’na inecektim. Roma’da bir hostelde İskoçyalı iki gençle sohbet ederken tesadüfen sosyal medyada gördüm haberi. Terör saldırısı, 45 ölü. “İyi misin? Bembeyaz oldun?” Bu soruya nasıl cevap vermem gerektiğini bilemedim birkaç saniye. “Şanslıyım. Şans eseri yaşıyorum” desem “şans eseri yaşama”nın ne demek olduğunu anlarlar mıydı? Yani hissedebilirler miydi ben ve benim gibi yüzbinlerce insanın üstünde taşıdığı bir köşeyi döndüğünde karşına ölüm çıkma ihtimaliyle hayatta kalabilmenin ağırlığını? Ya da yaşıtlarının, çocukları olan anne-babaların, anne-babaları olan çocukların, sevgilisi olan gençlerin, gelecek planları olan liselilerin ölümlerinin insanın üstüne ezici bir yük olarak bindiğini? “Ben iyiyim” ya da “Sevdiklerim iyiymiş” cümlelerinin içine gizlenmiş o utancı ve mahcubiyeti?
13 Kasım 2022. Haberi aldığımda annemle bir mobilya mağazasında çalışanla konuşuyorduk. Çalışan, telefonuna gelen bildirime baktı gayri ihtiyari. Tanıdık endişeli bir yüz. “İstiklal Caddesi’nde bomba patlamış”. Unuttuğumu sandığım endişeler, korkular, unutmadığımdan emin olduğum öfkem ve nefretim. Hepsini aynı anda hissettim. Eski bir rutin olarak, dostlarıma mesaj attım. “İyi misiniz?” “İstiklal’de değilmişsindir bugün di mi?… (cevap gelmediği için 10 dakika sonra tekrar atılan mesaj) Dİ Mİ?”. İyilermiş. Benim dostlarım bugün de şans eseri yaşıyorlar. Umarım sizin dostlarınız da öyledir. Fakat birilerinin dostları bugün ilk defa şans eseri yaşayamadılar. Çalışan, telefonunu masanın üzerine bırakırken hepimizin dilinin ucuna gelen, fakat dile getirmekten çekindiğimiz o malum şeyi söyledi “umarım devamı gelmez”.
Ben hep şans eseri yaşadım. Şanslı olduğum için. Siz de öyle. Ama ölenler şanssız oldukları için ölmediler. Ölenler, onları korumakla yükümlü olanların sorumsuzlukları yüzünden, yanlış politikaları yüzünden, vurdumduymazlıkları yüzünden ve hatta belki de kimi zaman göz yummaları yüzünden öldüler. Ölenler, erk sahiplerinin yalnızca kendi çıkarlarını gözetmeleri yüzünden öldüler.
Çünkü dostlarım -ister inanın ister inanmayın- İstiklal’de yürümenin, Güvenpark’ta çay içmenin, dershane çıkışı durakta otobüs beklemenin, bir kaldırım kenarında sigara içmenin, telaşlı bir şekilde dost meclisine yetişmenin, sevgiliyle el ele gezinmenin fıtratında bir bomba tarafından öldürülmek yok. Bombalar arasında ölmek, hayatın doğal akışına aykırı.
[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yurttaslar-son-yolculuklarina-ugurlandi-283970
[2] https://m.bianet.org/bianet/toplum/168240-10-ekim-2015-te-ankara-da-hayatini-kaybedenlerin-hikayeleri
[3] https://www.indyturk.com/node/329316/13-mart-ankaran%C4%B1n-g%C3%B6be%C4%9Finde-ter%C3%B6r-g%C3%BCvenparkta-otob%C3%BCs-bekleyen-36-ki%C5%9Fiyi-katlettiler